Hürriyet

19 Nisan 2018 Perşembe

'Fareler ve İnsanlar'

'Ama işte birlikte gezmeye alışıyor insan, sonra da onsuz yapamıyor'... şimdi başlığı okuyanlar ve sözü görenler aa evet bu 'Fareler ve İnsanlar' kitabından bahsediyor diyecektir.. ilk okuduğum kitaplardan evet ama bu kitaptan bahsetmeyeceğim. Farelerden söz etmek istiyorum.. Fareler üzerinde üzerinde yapılan deneylerden.. Mesela 1 fareyi bi kafese koyuyorlar bir süre izliyorlar sonra normal doğal hayatına devam ederken 2.ci karşı cinsten fareyi de koyuyorlar bir süre birbirlerine karışmadan takılırlarken sonraları yavaş yavaş iletişime, oynamaya ve oynaşmaya başlıyorlar ve mutlu oldukları izlenimini alıyorlar. Daha sonra birden birçok sayıda fare koyuyorlar ve sadece ilk koydukları o iki fareyi izlemeye devam ediyorlar..bi süre geçtikten sonra kıskançlık, kargaşa, karmaşa her ne ararsan orada ortaya çıkmaya başlıyor ve bilim adamları ilk koydukları fareden birini o kafesten çıkartıyor yine sadece tek başına başka bir kafese koyuyor ve fare orada hiçbir şey yapmadan mutsuz bir şekilde beklemeye geçiyor hayvan sonuçta canlı sadece yemek yiyor başka bir şey yapmıyor ve bir süre sonra da o soğuk doğal ortamından ve o oynaştığı fareden uzakta olmaktan dolayı yemek yemeyi de bırakıyor..kötü bir duruma düşüyor.. sonra diğer fareyi de kafesten alıyorlar tekrar aynı kafese koyuyorlar ve ilk baştaki 2 fare tekrar bir araya geliyorlar.. ikisi de beklenilenin aksine hala çok mutsuz bir şekilde birbirlerine zıt taraflarda oturuyorlar, bilim insanları şaşkın gece gündüz izlemeye koyuluyorlar, kalp atışları yemek istekleri kafese girdikleri gün ile aynı değişiklik yoklar acaba birbirlerini hissetmediler mi diye sorgularken onları topraklı bir zemine bırakıyorlar ama ne fayda hala aynı hiç birbirlerini tanımamışlar gibi oysa çok zaman da geçmemişti ayrıldıklarından başka farelerinin onların yanına konulmasından ve sonra tekrar bir araya gelmelerine kadar çok bir süre geçmemişti... Ve geçen o zamandan sonra 'Fareler ve İnsanlar' kitabını eline alan bilim insanlarından biri şu cümleye denk gelir ' inlemeyi andıran bir sesle devam etti; İnsan yanında biri olmazsa delirir, kim olduğu da önemlidir yeter ki o yanında olsun..Ve ağlamaya başladı -Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır..' Fareler hastalanmıştı artık çok uzun süre bile geçmeden...

12 Ocak 2018 Cuma

'Drama'

Güzel zamanların içinde yolculuk yapan bedenlerimiz, günlerin içinde soğuk sulardan 1 bardak içerken arkadaşlarımız, yoldaşlarımız bir anını beynimizin arka bölgesindeki hafıza biriktiğini bilmek ve sonradan hatırlamak kadar acı ama tebessüm ettiren başka bir şey daha olmayabilir... Bir şarkı çalar aniden ve senin aklına m6 ( istanbul üniversitesi iktisat fakültesine ait 1 sınıf ) gelir.. Tahtadır, eskidir özeldekiler gibi beyaz bir tahta yoktur ya da çalışan veya düzgün çalışan bir projeksiyonu da yoktur. Sıraların üzerinde her kalemden bir yazı vardır..paslıdır.. oturursun yanından kedi geçer ya da kedi uyuyordur bizim gibi değildir rahattır. Pencerelerden sobalı odalardaki gibi bir açıldığında ve kapandığında buğu birikir bakarsın hocaya.. bazı hocaların egoları tavandır ama ne rezil bir durumdadır hoca olmuş ama kafayı s....bir şey öğretemez evindeki parkelerden bahseder. En ön iki tarafta hocalarla 'kakara kikiri' yapan ama aralarında 1,2 harbi kaliteli kişi vardır..hoca da dersi onlarla dalga geçerek işler..Önden 3.sırada sol da bir arkadaşım vardır elinde note3 öyle not alır viyana da ayrıca okumuştur kendisi.. iyi bir kalbi vardır.. Sağ tarafta 4.sırada ortada 1 oldukça uzun ve kalıplı arkadaşım ve yanında da oldukça kısa ve harbi enteresan bir diğer arkadaşım vardır, enteresan bir ikiliydi.. ben kafama göre ya en öndeyim ya en arkalarda ama not tutarım harbi dinler ve tutarım.. yanımda da gerek balkanlar da gerek istanbul da altlı üstlü yattığımız, benim yurt dışında parayı ödemeden çıktığım yerlere vicdanına yediremeyip geri dönüp ödeyen aksanı anadolu olan kalbi dünya olan bazen ya gardaş sana şaşıyorum ne adamsın diyen kardeşim oturur.. Ve bazen gerek derslerimizin çokluğundan gerek yolculuklarımızı birlikte yaptığımızdan baya bir samimi olduğumuz fena güldürme potansiyeli olan 3 kelimesinden biri küfür, araba ama bazen de bir konuşunca yok artık bunu da biliyorsun diye şaşırtan bir başka arkadaş vardır.. Bu dostlarla sabahları dersde okulda bahçede cafede oturursun..sonra akşamları diğerleri gelir.. bir başkası vesilesiyle tanıştığın her biri adam diyeceğim en sevmediğim kelime sıfattır, her biri Necip Fazıl şiirleri gibi delikanlı temiz dostlar gelir..Sonra iç çekersin 'ulan ne günlerdi' dersin...