Hürriyet

8 Kasım 2016 Salı

' Soyutlanmanın Q Değeri '

Matematikçiler savaşı kazanan taraftır. Her şeyin şifresini somut her şeyin şifresini matematikçiler çözer biz insanların bile. Ama soyut tarafı nedir Soyutlanmak nedir? Bir kelimede soyutlanmak, Bir cümlede yok olmak nedir. Kendi üstün gördüğüm parametrelerime, olqsılıklarıma p ve q değerlemelerime ve dönen varlıklarıma ve duran varlıklarıma ve bugünki değerlerin yarın ki değerlerden farklı olduğunu gösteren anuitelerimin bile AÇIKLAYAMADIĞI durum. ' soyutlanmak' burdan okuyan dostlar bi kızacak ki mail atanlar var sağolsunlar yazmıyorsun hayirdir diye. Yaza yaza bunlari mi anlattin saçmaladın diyeceklerdir. Dostlar, Ey mutluluk için geçim için mücadele eden dostlar. Sevgili bir dost abim derdi ki' 09.00 -17.00; düşünmeniz istenmiyor, istediklerini yapın, kravatınızı biraz daha sıkın.' Işte bu soyutlanmanın 8 milyar da 7 milyar 900 milyon kişinin kabul ettiği p değeri. Ve benimde içinde bulunduğum 'soyutlanmanın q değeri ' ise; öyle bir özledim ki seni, koca şehrin yerini değiştiresim geldi.. az da olsa dünya biz 'q' değeri içinde bulunanlar için var.

23 Ekim 2016 Pazar

' Belki de Kediler Arkadaşın Olur '

Bir anda akşam vakti gelen yazma isteği.. yaşamın her evresinde fayda sağlama isteğinin gelmesi gibi bir şey şuan. Mesela küçük bir çocuğun av kurarak bir küçük kuşu avlamasi, yakalaması ve daha sonra ona kıyamayıp sevip bırakması yada akşam vakti bu saatlerde ihtiyar bir amcanın akşam namazı sonrası sokağım ortasında duran bir taşı ayağıyla kenara itmesi gibi bir fayda. Her evresinde.. keşke akşamları bütün lokantalari dolaşıp artan yemekleri toplayıp dağıtabilsem evsizlere yemek bulamayanlara. Bir kaç defa yaptım ama devamı gelmedi. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Çocuktum, çocukluk gibi gelmiyordu ama rica edip yapıp götürüyordum. Annem dışarda top oynuyorum biliyor. Şimdi 22 yaşında daha fazlasını yapmak varken elden bir şey gelmiyor. O zaman vakit çok simdi aslında yine vakit var da işte dünya ıvır zıvırları.. O dönemler de işte kediler arkadaştı onlara da düşüyordu bi kaç bişey..

11 Ekim 2016 Salı

'NutellAşk'

Günlerden 11 ekim yıl 2016.. bir savaş esnasında fındığın öylesine tesadüfen düşmesi ile çikolatanın yoğunluğunda değişiklik hisseden ve bulan ve tadan ve beğenen pietro Ferrero bugünü görse bilse bi ayrı 'ulan ne bulmuşum nelere kâdir olmuşum vaaaay beeeğ' derdi. Şöyle ki bulutlu ve bir o kadarda sıcak bunaltıcı bi hava da her şeyin değişmesi = bir nutella bir beyaz ekmek.. demek dostlar. Şimdi 1 ayı aşkındır yazmıyorum yazmadığım halde helal olsun okuyanlara hala takipte kalan var. Neyse konuya geleyim. Aslında bi konu yok nutella yı aldık 2 ekmek aldık arabada Sevgili'nin dilimleriyle yedik..bir ona bir bana.. belki de Cemal Süreya'yı yanlış anladık "iki çay söylemiştik biri açık keşke bu yüzden sevebilseydim seni' biz nutella ile sevdik sevgili dost o yüzden pietro Adamdır. Mekanın cennet olsun. Hadi iyisin. Allah dostu olanların müridlerinden dua aldın.. rahat ol. :) Hayırlı akşamlar..

8 Eylül 2016 Perşembe

' Uzun Zaman Oldu '

Uzun Zaman Oldu öyle değil mi dostlar... 10 günden fazla oldu sanirim yazmayali. Şuan da Bangladesh Dhaka da civici otelinde akşam saat 10 gibi yazmaktayım. Hayat'n bin bir halini gördüm son 1 ayda. Japonya'da her seyin lüks olmasini kendine ait dünyalarinin olmasini hatta ait olmayan dünyayi bile değiştirdiklerini ama umursamadiklarini gördüm. Sonra balkanlar.. Serbia; Belgrade kendi kendilerine bir şey olduklarini zanneden tıpkı benim gibi zavalli bi toplulukta onlar. Içkiye adamışlar Hayat geciyor iste öyle. Sonra Saray Bosnia; Sarajevo savaşın izleri ile yaşam mücadelesi arasinda giden bir hayat. Sonra montenegro; budva.. eğlence deniz insani herşeyden uzaklaştiran havasi ama bi sürelik tabi. Sonra burasi ingilizlerin 200 yıl sömürdüğü başları eğik gezen bi kelime yok tarifsiz. Ama bunlari yazmama sebep olan gördüklerim değildi. Bir çift göz ya. Saatlerin yetmeyeceği bir çift göz. Bir an gökyüzüne bakacak öyle bir kaç dakika hayatı yeniden alıp vericek bir kaç dakika.. sonra dönüp kendine bakacak.. Güneş doğacak yada ay tutulmasi olucak..

28 Ağustos 2016 Pazar

' İyimserliğe Karşı, Politik Gerçek '

Pazarınızın üzerine entellektüel bir sarsıntı yüklemek için buradayım. Kaynak Zülfü Livaneli'nden...
" Stefan Zweig'in yıllar önce okuduğum satırları aklıma geldi. Uçakların icadı. Zweig'in neslini çok heyecanlandırmış, dünyada savaşların sonunda biteceğine sonunun geldiğine inandırmıştı. Uçaklar havadan uçtuğuna göre sınır falan tanımazdı kimse. Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti. Ama o nesil birkaç yıl sonra uçakların gökten bomba yağdırarak avrupayı yıktığına görmenin şokunu yaşamıştı. Entellektüel iyimserliğe Karşı, politik gerçek ".

27 Ağustos 2016 Cumartesi

' Bir Mesaj Daha'

Merhaba dostlar.. iki gündür benim için çok değerli biri için birsey hazırlıyorum. Daha önce yaptığım ama kusurumdan ötürü düzelttiğim Bir sey. O notlarimin arasında gördüm ve yazayım bunu simdi ben gördüysem görmesi gereken biri için görmüşümdür dedim. O da şu ki; Allah (c.c) Kur'an da şöyle buyurur;
Eğer kulumuz Muhammed 'e indirdiğimizden şüphe ediyorsanız, haydi onun gibi Bir sure getirin. Ve eğer doğru sözlü iseniz, Allah'tan başka tüm şahitlerinizide çağırın. Ve eğer yapamadınızsa, ki ebediyyen yapamayacaksınız, o  halde yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının.

25 Ağustos 2016 Perşembe

' Adresimde Enteresan Olaylar '

Merhaba sevgili okurlar.. bi yandan anlam verdiğim bi yandan veremediğim durumlar toplami bloğumda ziyaret bölgelerinin yani ülkelerin yer değiştirmesi durumu. Şöyle ki son bikac güne kadar günlük en yüksek okurum türkiye den cikarken yaklaşik 300-500 arası artik bu siralama rusya japonya sirbistan katar suudi arabistan... gibi ülkelere kaymasidir. Gittiğim ülkelerden ötürü olabilir diyeceğim ama arap ülkelerine gitmedim. Bi yandan iyi umarim türkce bilenler giriyordur da okunuyordur. :) simdi de doğu anadoludan adiyamandan yaziyorum. Birkac günde buralardayim..

24 Ağustos 2016 Çarşamba

' Cerablus Harekatı '

24 ağustos ' Fırat Kalkanı ' veya Cerablus Harekatı olarak adlandıracağımız eylem. 24 ağustos sabahı 04.00 da başlamış. Tsk öncülüğünde Abd, Katar ve Suudi Arabistan koalisyon öncülüğünde devam etmektedir. Öncelikle değinmek istediğim bir kaç manidar durum var; ilki 24 ağustos tarihi Yavuz Sultan Selimin 1516 da tam da bugün suriye'yi Osmanlı topraklarına kama olayı tarihidir. Bu yüzden bugünün secilmesi suriye halkı özgürlüğü icin güzel bir adımdır. Ikincisi tabiki de haberleri olmasina rağmen kamuoyuna abd 2.başlani Biden'in geldiği gün gerceklesmesi ve karşılama komitesi olarak vali yardimcisinin kendilerini karşılamasıdır. Bunlar ufak ama siyasi açıdan son durumlardan ötürü faydali eylemlerdir.
Operasyonları birkaç yönden ele almak mümkün en önemlisi işidden bile önemlisi ypg nin membiç den sonra orada bir koridor oluşturmasını engellemektir. Siyasi olarak böyle bir koridora izin verilmesi mümkün değildir. Ama ypg nin arkasinda abd oldugu düşünülürse onlarinda arkasinda olmasinin mantikli oldugu düşünülürse bu durum bizim için zordur. Çünkü Obama; benim askerim öyle yerlerde daha fazla kaybetmeyecek, Ben anca orda ölmek isteyen varsa ona destek olurum dedi ve ypg yi müttefik belirledi. Ama terör örgütü olarak da kabul etmedi. Rusya ve Iran durumu da var ortada. Türkiye bu operasyonu rusya ya da bildirdi. Rusya da esed ile müttefik ama esed tarafindan yapilan açıklama ile operasyon kınandı. Bunlar operasyonu illegal göstermek icindir yada rusya artik yeni düzen istemektedir. Ortadoğu için büyük anlam taşiyan bu operasyon bizim için sadece tsk'nın tekrar ortadoğuda gövde gösterisi yapma ve ypg pkk isid hepsine birden saldirmaktadir. Operasyon karadan tek bizim elimizdedir. Ve ordumuz en doğrusunu yapmaktadir. Cerablus bir başlangictir yeni Ortadoğu düzeni için.

22 Ağustos 2016 Pazartesi

' Elimde Olmadan '

Aslında bütün gezilerimi ayrintili ayrintili yazacaktim ama bir çoğunu bir şekilde paylaştım görsel olarak. Zaten şuan yazmayada hiç halim yok bir kaç gündür kelebekler var etrafımda. Çok güzel uzun ömürlü kelebekler. Kelebek 1 tane aslında. "Karşıma ilk çıktığınızda, mutsuzluğu yüreğinden kaynaklanan bütün insanlardaki o çekicilik vardı üstünüzde. Ben acı çekenleri peşinen severim, böylece melankoliniz benim icin büyülü bir güzellik, mutsuzluklarınız benim icin ayrı bir güzellik haline geldi. Ve ruhunuzun hoşnutluklarını gösterdiğiniz andan başlayarak, bendeki sizinle ilgili tatlı anılara bağlayıverdi elimde olmadan" (Balzac) işte böyle bir şeyler oluyor elimde olmadan.

20 Ağustos 2016 Cumartesi

' Nada'ya Beograd '

Bu dünya da türklerin müslüman türklerin hala avrupa da dünya da korku izlenimini bir şekilde bırakmış ve koruyor olmasini bizzat yaşadım. Geçtiğimiz günlerde sırbıstan Belgrada gittim ve havaalanina iner inmez passport kontrolden geçmeden sizi yada türkiye den gelenleri bir kaç polis bir kaç sivil polis karsiladigina sahit oldum. Ve balkan polisleri gerçekten ürkütücü. Herkesle birlikte bende yürürken pasaportumu bile görmeden polisler beni kenara cekti ve beklettiler. Herkes cikti pasaportumu da görünce sorgu odasina götürdüler ve sakalliyim diye sanirim biraz da üzerime geldiler. Gittik odaya 2 bayan polis ve ben. Niye geldin?  Ne yapacaksin? Ne kadar kalicaksin? Ne kadar paran var? Diye bir cok soru sordular. Tabi Ben rezervasyon yapmamistim Bu yuzden iyice tuttular. Ne kadar param oldugunu flan söyleyince biraz duruldular. 1 saat sonra pegasus ile bir arkadasimin gelecegini ve bikac gun kalip diğer balkan ülkelerine gidecegimizi söyledim. Arkadasin gelene kadar burada kalicaksin dediler. Sonra ciktim Tabi ama enteresan bir anı oldu bende. Kücücük ülkelerinde geri kalmis zavalli ülkelerinde böyle bir seyi yapabiliyor olmak..garip. yada tr pasaportumuz müslüman oldugumuz icindir belkide.

19 Ağustos 2016 Cuma

' Bir Oda Dünya '

Az biraz fazla ülke gezdim, şehir gezdim, sokaklari caddeleri gördüm. Insanlari izledim. Renk, gökyüzü... yerin kat be kat altina girip farkli renklerle, gözlerle, yoksullarla uyudum. Yerin kat be kat üstüne çıkıp, farkli renklerle farkli gözlerle zengin varlikli kisilerle yolculuk yaptim. Herşeyin sonunda hic birşey olmadigini tekrar gördüm. Taniklik ettim, bulutlarla ve yıldızlarla. Her insana Bir meşkuliyet verilmiş ona kafasini dayayip ilgilendiğini gördüm. Paranin insanin tanrisi oldugunu gördüm. Varliklarin tek sahibinin Allah oldugunun unutuldugunu gördüm. Belki baska yerlere gittigimde daha farkli seylerde göreceğim. Ama Bir amacin olmadan Bir program altinda yaşayan gülen, ağlayan Insanlar acinasi haldesiniz. Gercek Bir amaç uğruna sadece kendinizi ailenizi değistirmek ugruna yaşamaktansa.. saniyesine bile etki edemediğimiz Dünya da. Bir yandan bakiyorsun tek öğün yemekle 1.5 l su ile bikac gündür yasiyorum. Aklima afrika da ki cocuklar geliyor asya geliyor 1$ altinda yasayan su bulamayan yemek bulamayan. Elbet Bir gün karanliğin ordulara gökten silinecek. Ve özgürlük, eşitlik Allah'n izniyle her insana gelecek.

18 Ağustos 2016 Perşembe

'18 Temmuz '

Halep.. daha 5 6 yaşında bir cocuk ya. Eline bakiyor başındaki kan sıçramış. Ulan yazık ya o çocuk kanı nereden bilsin. Gözleriyle etrafa bir bakışı var. Bu kadar vicdansiz nasil olabiliyor insan. Cocuk o ya. Benim o yaşta ablamin çocuğu var. Bu nasil bir duygu. Allah yardim etsin. Nazım'n ' Dünya Adaletsiz Cocuk' şiirini yazacaktim ama ona bile halim yok. Görmedim ademoğlunun dalından koparılır gibi koparildigini..

16 Ağustos 2016 Salı

' Hissedilen Meltem Esintisi'

Karşımda uçusan tek bir kuşun sonrasinda hissettiğim esintidir ve gitti esinti de gitti.. dostlar resmini de burada paylaşacağim yazım bittikten sonra. Sol tarafimda mükemmel bir şekilde design edilmiş dağlar.. ara ara parçalara ayrilmiş kayalar alt kısımlarda.. tam karşımda gözlerimi bikac cm kaldırmayla görebildiğimi ucu görünemeyen denizler. Simdi denizler kadar özgürüm. Oradan gelen güzel bir esinti. Olduğum yerden koşarak kendimi atma hissi veriyor. Ama yapamam. Bugun 16km yürüdüm çünkü. Buraya gelirseniz çadirinizi alin ve kabak koyuna yerlesin. Sizin gibi gelmiş ve gruplara ayrilmiş bir 50 kişi bulabilirsiniz. Doğa'ya sesine birakin kendinizi. Sabah biraz uykunuz kaçsada bunu yaparken yine de bikac günlük az uyumaktan bir sey olmaz. 

15 Ağustos 2016 Pazartesi

'Kabak Koyu'

Merhabalar dostlar... gezi yazılarıma simdilik biraz Kabak arası verdim. :) Kabak koyuna geldim. Inanilmaz manzarasi olan bi yere çadirimi kurdum. 3 günümü burada güzelce geçireceğim. Denizini pek beğenmesem de doğasi yetiyor. Simdi yemek icecek aramaya cevredeki kampcilara yola koyulduk. Hadi bakalim. :)

14 Ağustos 2016 Pazar

' Nada'ya Tokyo '

Mutlu pazarlar dostlar... Nada'ya yazılarımın Tokyo devamını bir an önce bitirmek istiyorum artik. Çok karışık bir yer olduğunu daha önce de bahsetmistim. Japonlar herşeyiyle kendilerine ait ama küresel bir dünya kurmuşlar. Bunu ilkokulda coğrafya dersinde bile görebilirsin. Kendi ürünlerini görünmez bir üstünlükle bize yansıttıklari icin saygiyi hakediyorlar. Yolculuğum Istanbul (atatürk) havaalanindan Tokyo narita havaalaninaydi. Narita havaalani pasifik okyanusu üzerine yapılmış dünyanin en çılgın projelerinden biri benim icin. Bu da beni ayri heyecanlandiriyordu. Hem korku hem heyecan. Ayni zevk ve haz gibi bunlarda farkli. Istanbul Dan 13 saat ile giderken dönüş 11 saat sürdü. 13 saat havada bulutlarin üstünde yıldızlarin altinda olmak inanilmaz. Ve thy personeli cabin memurundan pilotuna hepsi hak ettikleri yerdeler. Inis sirasinda tek Ben alkisladim sanirim onlari :) japonya da vise yok. Sadece giris de bir form dolduruyorsunuz 5dk icinde özgür olarak havaalanindan ayriliyorsunuz. Hersey düzen ve sistem icinde. Kadinlar ve erkekler inanilmaz kibarlar ama turist oldugum icin de olabilir bu. Çok özgür olduklarini söyleyebilirim. Polislerin pek olmadigi ( olsada pek bi etkisi olmayabilir ) bir ülke. Ulasim icin gelmeden hazirlik yapmak lazim. Gereksiz pahali ve Gereksiz güzel. Yemek icin et haric her sey yenilebilir. Tabi böcek flan korkunuz yoksa. Yemekler ve icecekler ulasima göre daha ucuz. Hosteller de öyle. Tavsiye edeceğim yerler Tokyo merkeze 20 dk mesefa olan Istanbulun sultanahmeti tarzinda düşünebilecwğiniz asakusa bölgesi. Burada cok turist oldugu icin konaklama daha mantiklidir. Sonrasi şehrin ulasimini çözdükten sonra keyfini cikarmak kaliyor. Ikinci defa gideceğim yer olarak notlarimda. :)

13 Ağustos 2016 Cumartesi

' Nada'ya '

Bizleri köleleştiren yalnizca yaşadığımız gerçeklik değildir. Bize yansıtılan ve istemsizce farkına varmadan seçtiğimiz ideoloji kurallarıdır. Bu böyle kalsın aklızın bir köşesinde en sevdiğiniz kitabın en can alıcı cümlesi kadar. Şimdi 'Nada'ya' (hiçliğe) yaşadığım gezileri anlatmaya başlıyorum.
Ilk olarak Tokyo, dear Nada :) ;
Toplumu yönlendirenler tarafindan makul  bir sekilde ilk olarak avrupaya gitmem istendi ve bende öyle yaptim. Fransa'ya vize başvurusunda bulundum. Belgelerimi herseyi hazirladim. Temmuz 20 de gidecektim. Güzel bir harita yapmiştim. Ve bir hafta önce persembe günü vizemi Aldim. Ama tam da o gün nice de kamyon saldirisi oldu hatirlarsiniz. Ve Fransa hükümeti o.hali 3 ay daha uzatma karari aldi bunun üstüne ailemde gitmemi istemiyordu Ben hala istiyordum. Ki ülkemizde de darbe girisimi olana kadar. Böyle bi olay sonucu bir kaç gün erteledim ve gitmedim. Sonra Fransa konsolosluğu aradi ve bireysel vizelere kota koyuldugunu vizenizin iptal oldugunu söyleyince iyice soğuttular. Ben de tam o sirada zevklerimi ve hazzimi ayirmam gerektiğini anladim. Her ikiside ayni şey değildir.  Insan aci cekerkende zevk duyabilir. Ve Dedim Ki zevklerime ihanet etmeyip daha farkli bir sey yapmam lazim. Insan ögrenciyken America ya avrupaya ingiltereye her zaman gidebilir. Dedim Tokyo bir başka hayal Tokyo drift filminden özellikle :) ve yolculuğum öyle başlamiş oldu..

11 Ağustos 2016 Perşembe

' Bugünlerde '

Istanbul sıcağıyla merhaba sevgili yurttaşlar.. hemen gelir gelmez kendimi bi yerlere atma halindeyim. Bir kaç gün icinde yine bi yerlere gideceğim bakalim. Ama bu yurt icinde olacak. Daha sonra iki yurt dışı Daha var ama henuz neresi olduğu net değil. Sizlere hem buradan hem snap chat den ve de instagramdan soracağim cevaplara göre gideceğim. Neresi kader siz belirliyceksiniz bu Daha da heyecanli olacak. :) Tokyo, Belgrade, Sarajevo ve Kotor ile ilgili insanlari (erkekleri, kadinlari ) yemekleri, mekanlari, sokaklari gördüğüm kadariyla yazacağim yarin ile birlikte.

10 Ağustos 2016 Çarşamba

' Budva'dan Ayrılış '

Günaydın en sevgili dostlar.. son 1 ay da inanilmaz yerler gördüm, yeni insanlar kültürler farklar tanıdım. Türklere son dönemlerde nerelerde nasil bakildigini birazcık kavradım. Ve son bir kaç günüm burada Belgrade geciyoruz bugun ve daha sonra döneceğiz. Budva harika bi yer kesinlike seneye bir kez daha hatta kış aylarinda bir kez daha gelmeyi düşündüğüm bir yer. Belgrade, Budva ve Sarajevo ile ilgili neler yapılıp nelere hazirlikli olmak gerektiğini ve ayrintili bir sekilde herseyini Tokyo ile birlikte Istanbul a gelince yazacağım. Tabi başka yerlere gitme durumum da var bu durumu daha da uzatabilir. 3 kıta 3 farkli yer diye çıktım bu yaza. Ya Afrika olacak Ya America kıtası 20sinde kısmet olursa yolculuk vakti olacak. Simdilik bu  kadar :)

9 Ağustos 2016 Salı

' Montenegro '

600.000 civari nüfusa sahip olan ve yazlari efsane bir doğası olan hala gizli olabilen az da olsa bir cennet. Dağlarin dizayn şekli nehirler ve adriyatik kıyısı her anlamıyla süper. Her çeşit insana karşı da hitap eder. Mesela muhafazakar insanlar kotora gelip daha çok ailelerin ve kadin erkek ayri olan plajlarin da bulunduğu ulcinj e gidebilir. Yok ben eğlenicem sabahliycam diyorsan budva Dan başka adres arama. Mükemmel bir manzarasi var Yok böyle bir şey. Ortami 'yemekleri ve taksicileri ' haric çok iyi. Geldiğiniz de yemek kokulari biraz kötü gelecek ama vejeteryan yemeye bakın derim. Ve eğer budva daysaniz taksiyi pek kullanmayin zaten yarim saate istediginiz her yere gidebilirsiniz. Ulaşimi da otobus seferleri ile yapabilirsiniz. Herkesin hayatinda en az 1 kere gelmesi ve görmesi gereken yer diyip bir daha geleceğim diyorum..

7 Ağustos 2016 Pazar

' Dünya daki Rota'm '

Yağmurlu pazarlar arkadaşlar mostardan.. saraybosna da 3 günden fazlası fazlasıyla sıkıyormuş aklınızda bulunsun. Bugüne kadar siralamayla; Rusya, Hong Kong, Cape Town, Tokyo ya gittim. Bunlarin üstüne 6 gündür Belgrade ve Sarajevo dayim. Yüksekten başlayip aşaği doğru inmek pek de iyi olmadi. Yüksekten derken konum çevre olanaklar şartlar balkanlar dediğim diğer ülkelere göre baya seviye altta ama bu benim fikrim kimi doğa tarih ister kimi modern mimari yapilar... ama zirveyi iyi yerde kapaticaz yapacağız. Montenegro budva onun için sabirsizlaniyor ve bekliyoruz. Bu aksam tr saati ile 8 de cikacağız gece budva da olacağız ve bu turu güzel kapatip 15inde dönüş yapacağız..

6 Ağustos 2016 Cumartesi

' Sarajevo' da İşler '

Dostlar mutlu haftasonlari..bugun suan yazacaklarım eleştri olacak saraybosna ve balkanlar için. Biz türkler yurt disinda bir türk bayraği veya bize özgü her hangi bir şey görürsek sicak karşılarız ve gardimiz düşer. Burada da bir cok yerde türk e özgü herşey var ama dünyanin global olduğunu herseyin sermaye olduğunu bir kez daha unutmuşuz. Herşey Burada da maddeye özgü olmuş tıpkı ülkemiz de ve dünyanin her yerinde olduğu gibi. Bir çok yere gitmiş olmama rağmen hala aklimdan çikar olmuş sizin aklinizda bulunsun gardiniz düşmesin. :)

5 Ağustos 2016 Cuma

' Saraybosna'da ilk Gün '

Merhabalar dostlar.. Belgrade Dan sonra durağım Sarajevo oldu. Gece geldik biraz sıkıntılı oldu ama bir boşnak köftesi herşeyi düzeltti. :) gezicek doğası ve tarihi var sabahtan biraz dolaştım. Çok lezzetli yemek kokulari da geliyordu. Hostel de minnoş bir teyze var. Bana tufan efendi diyor. Babasini osmanli zamanı kaybetmis savaşta onlari falan anlattı. Şuan en güzel şey o hikayeler oldu benim için. Sokaklarda her 5 kisiden 2si türk. Balkanlar türklerin takıldığı bi yermiş baya. 4 günde yaşadığım ilginc olaylar da var onlari istanbula gelince yazmaya başlayacağim. Hoşçakalın..

4 Ağustos 2016 Perşembe

' Sırbistan '

Balkanların en avrupai tarzında görünen ülkesinin sadece kadınların ilgisi ile kibarlığı güzelliği ile turist çeken ülkesi olduğunu söyleyebilirim. Ekonomik olarak çok kolay imkanlar sunan  ( yeme içme eğlenme gezme.. ) başka bir şey veremeyen max 1 gece 2 gün ayirmaniz gereken bir ülke. Belgrade da geziyorsaniz eğer dikkat etmeniz gereken tek şey erkeklere bulaşmamak bunun dışında eğlencenin tadına kolaylikla varabilirsiniz. Kisa Kisa yazmak durumundayim ilerleyen günlerde uzunca anlatacağim. Enteresan olaylari bize sundu sağolsun bu şehir.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

' Belgrad da Bir Gün '

Dostlar güzel günlerin ışığıyla yazmaya çalışıyorum. Şuan yorgunluktan uzanmış yazımı yazıp uyumak niyetindeyim. Gelir gelmez şoklar yaşadım. Bir anda sakallıyim diye özel sorguya çekildim iki kadın polis tarafindan. Niye geldin nereye gidiceksin nesin kimsin tek bana yapildi. Ulan dedim bas dön kazanmasin bunlarin ekonomisi derken biraktilar. Zor da olsa. Sonra Bir kaç saat havaalaninda arkadaşımı bekledim ve o sirada çok saygisiz çok düzensiz bir millet olduklarini anladim. Adamin biri zevkten bizi ezmeye kalkti resmen. Ama yirttik. Sonra yine şiddete yakin olaylar oldu. Šimdilik bunlarin disinda iyi gidiyoruz. Bakalim neler olafak ?

' Yeni Yerler '

Iyi geceler gecelerin bu istanbul sicağinda Iyi olduğunu düşünenlere.. arkadaşlar bir kaç günlük istanbul arasindan sonra 3 kıta diye çıktığım bu yaz tatilinin ikinci ayağına geldim. Birkac saat sonra Belgrade Serbia da olacağım. Oradan Bosnia Karadag flan gideceğiz bakalım. Balkanlara ilk defa gideceğim avrupa ve asya Dan sonra biraz düşük olacak ama merak etmiyor değilim. Heyecanlıyim. Bu sefer azıcık da olsa plan yaptim ve bir arkadaşım da katılacak. Daha asya anılarimi tam yazamadan hepsini harmanlayıp yazacağım. Hoşçakalın..

31 Temmuz 2016 Pazar

' Pokemon Go '

Mutlu haftasonları değerli birkaç görüş okurları... istanbuldan güzel bir esinti ile meltem ile bildiriyorum şuan. Çevrem de millet deli gibi poketopları ile uğraşıyor. Ve Ben şaşmaya devam ediyorum. Ki benim jenerasyonun en önemli en keyifli çizgi filmlerinden bir tanesi hatta ilki. Bir Japan yapımıdir ayni zamanda. Ve burada istanbuldan tokyo ya giderken orada en çok merak ettiğim konulardan biriydi. Neler göreceğim onlar nasil kovaliyor diye merak ediyordum. Ama bir tane bile Pokemon kovalayan birini görmedim dostlar. Adamlar yapiyor elimize veriyor. Bir tane bile göremedim ya, birde burası aklıma geldi. Biz kafayi yemişiz onu anladim. Yada çok boşmuşuz onu da anlamış olabilirim. Neyse gidip de kendi memleketimi görgüsüzler gibi eleştirecek kınayacak değilim o sosyologların işi ama ayni zamanda sosyoloji de okuduğum için gözlem yapıp yorumlamaya çalışıyorum. Yeni gidilecek yerlerin ilk ayağı çarşamba sabahı dünyanın beyaz şehrine yolculuk olacak..

29 Temmuz 2016 Cuma

' Yaşam ' ( Alman Pastam )

Aşk demişti yaşam'ın büyük ustaları. Ya ne var biliyor musun hayatta? Yada benim yaşam'mda. Ben küçükken bisikletim olsun çok isterdim. Oldu da 4 tane 4 kere. Ilki 5 6 yaşlarindaydim sanirim böyle küçükler vardiya plastik seklinde olanlar. Işte onlardan oldu. Bir kaç kez kullandim sonra çalındı. Çok ağlamıştım. Odamda ki perdeler indirilmiş gibi oldu. Sonra 10 yaşlarimda 1 tane daha. Onu Bir kaç yıl kullandim. Bi gün kuzenim ortaya oturmuş bende arkasına sürerken Bir çukurdan geçtik ve ortadan ikiye ayrildi. Yine çok ağladim. Sonra 15 yaşımda falan Bir tane daha onu az kullanıp birine verdim. Sonra Bir tane daha onu da pek kullanmadan verdim. Hevesim kaçmıştı. Ama o ikincisini almak ve kaybetmek çok farkliydi. Onu almak için para biriktiriyordum. Okula giderken verilen 25 50 kuruşları yemiyordum. O zaman güzel paraydi 10 yasinda biri icin. Cips cola dondurma veya meybuz vardi. Ohh en güzeliydi. Bunlardan iki tanesini alabiliyordun o paraya. Biriktirdim Ama fazla geçmeden harcadim yedim hep. O zamanlar anneme de demiştim. Ama annem arada Bir o bisiklet yerine yemem için çok sevdiğim Alman pastasi alirdi. Öyle çok değil ayda Bir veya iki kere Yada ekler alirdi. Öyle çikolata şeker yemezdim ama Alman pastasi ve ekleri çok severdim. Bisikleti bile unutturuyordu bana. Iste yaşam o ydu. Ben sana Alman Pasta'm demeyi isterdim istiyordum. Ama ' yaşam ' olmasını istediğimiz şeylerin olmamasını sağlıyordu.

28 Temmuz 2016 Perşembe

' Asya'lı Erkekler '

Gözüme çarpanlar konusunda ayri bir yeri vardir. Allah'm her konuda bir çok yerde gelir düzeyi hayat sartlari, bireysel hak ve özgürlüklerde eşitlik var. Tek kadın ve erkek konusunda yok. Rusya da ki gibi hatta buna cape town'u da ekleyebiliriz burada da erkekler kadınların yaninda subzero yok böyle bir şey. Erkekler de kadinlar gibi kibarliktan kıralacaklar. Bir coup la bir şey yaşadim ama daha sonra anlatacağim onu. Görünüşleri en iyileri tabi istisnalar vardir benim gördüklerim arasinda; max 1.70 boy beyaz ten saçlar kısa gözler enteresan her hangi farkli bir şey yok ve penguin gibi yürüyorlar. İlkten gördüm bir kaç kisi dedim rahatsiz olabilirler ama herkes öyle. Ve polislerine gelirsem o ülkede eğer bir tane bizim türkiye deki gibi olaylardan ciksa hic birsey yapamazlar. Yok böyle birsey. Ben türkiye de 20 21 22 yasindaki polisleri görünce iyiyiz dedim yani. Yani bir dışarı daha da çok bakış getiriyor. Yarin istanbuldayim. Haftaya balkanlarda bir kaç ülke sonra arjantin ve sonra da afrika planim var bakalim kismet.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

' Asya'lı Kadınlar '

Asyalı çekik gözlü max 1.65 boylarında beyaz, buğday tenli kısa saçlı hanımlardan oluşan gruptur. :) aslında küçükken inanılmaz tatlı olduklarını hatta dünyanın en güzel kız çocuklari olduklarini rahatlikla söyleyebilirim. Çok tatlılar. Keşke öyle kalsalarmış. Büyüdüklerinde sanırım havadan, sudan, yemekten bir şeyler oluyor ve değişiyorlar. Çirkin demek güzel demek benim haddime değil o ayrı mesele. Ben biraz yorumlamaya çalişiyorum. Ama güzellik aramıyorum insanlik ariyorum dersen o burada işte. Otur sabahtan akşama kadar konuşsun anlamasanda dinle. Inanilmaz kibarlar ve ses tonlari harika. Tabi kibar kısmı erkekler içinde geçerli. Ilk gün indiğimde information'a gittim ve metro hattı icin map istedim. 25 30 lu yaşlarda Asyalı bi ablamiz vardı. Ingilizce aksani da değişikti. Map'i istiyorum bana Tokyo'nun haritasini veriyor. Yok diyorum bana subway lazim illa bunu Al diye tutturdu, o sirada biseyler de anlatti ama anlamadim ve ikna oldum aldım. Yani dinlersiniz öyle. Bir kaç kere paylaştim snapte hem kücük kizlari hem büyükleri hepsi öyle iste. Bir artıları daha spa masajı.. başka bisey demiyorum.

26 Temmuz 2016 Salı

' Dünya Aslında Çok Büyük Değil Sadece İnsanlar Birbirinden Habersiz '

Merhabalar dostlar... ueno dan bildiriyorum.. sizler şuan şu sıralar gözlerinizi kapatırken ben birazdan kahvaltiya geçeceğim. Buraya gelirken aklımda bir plan bir program yoktu keşke olsaymis diyorum geldiğimden beri. Ama iyi yanlari da oldu. Şöyle ki sevgili dostum batınay gitmeden demişti ki aslinda hiç kimsenin kimseden bi haber yaşadığını görüceksin. Öyle de oldu. Dünya'yı kirleten de iyi uapan da bizleriz onu bir kez daha gördüm. Ülkem adına üzüldüm. Iddia ettiğimiz bir Çok şeyde 0 olduğumuzu gördüm. Daha önce de yurt dışına çıkmıştim ama kültür gelenek bakış bu kadar farkli değildi. Dünya çok büyük değil, dünya çok muazzam bir yer, bir lütuf. Okyanusun üstünde yıldızlarin altinda bulutların arasında bunu görebiliyorsun. Bizim burada yani orada uğraştığımız sorunlar hep kendiliğinden değil de bizim insanlarin açtığı sorunlar ve inanin kimsenin umrunda değiliz kimse konuşucak anlatıcak yazacak çok şeyim oldu devam da edeceğim. Ama şimdi sadece nutella yiyebildiğim kahvaltiya gidiyorum. Hoşçakalın.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

' İkinci Gün Tespiti '

Her yerden yükselen gülme sesleriyle yazıyorum bu bloğu bugün. Bu kadar tebessüm eden gülen bi millet görmedim. Acaba turist olduğumuz için mi böyle güler yûzlüler anlamadim. Ama TV kanallarında bile bir sey yokken sürekli gülüyor bu asyanin incileri. Bir çok şeyde kendi medeniyetlerini düzenlerini kurmuşlar. Sokaklarda arabalarin nizaminda sesler ışıklar hepsinde bir sistem var. Resimlerini çekiyorum yalniz şarjim bitmek üzere ve dönüştürücü alamadim, unuttum daha dogrusu ne yapacağım bilmiyorum. Adam sigaraya bir bakış attı az önce aşık gibi. Buradaki erkekleri ve kadinlari da izliyorum sonuçlar güzel gelmeye başladi daha sonra yazacağim. Sizlere iyi geceler ben kahvaltıya...

24 Temmuz 2016 Pazar

' Tokyo da İlk Gece '

İyi akşamlar dünyanin öbür ucundaki dostanaler.. şuan Tokyo da narita havaalaninda bi banka uzanmış bu kelimeleri yazıyorum. 13 saatlik yolculuktan sonra sayın pilot beyfendiyi tebrik ederek alkışladık. Mükemmel bir yolculuktu. Şimdi ise saat burada akşam 21.15 olduğu için bir yere gidemeyip sabahın olmasını bekliyeceğim. Çünkü yollar metrolar acaip karışık. Bu saatte tokyo'nun bilinmeyen yerlerinde olmak istemem. Ayrica ulaşim da çok pahalı olduğu için gereksiz para gitsin de istemem. Geldiğim de bi şok yaşadım o  da dönüstürücü almayi unutmuş olmam. Şarjim bitince ne olucak bilmiyorum ama iyi seyler olmayabilir :( bu kötü tarafı sabah olsun bakip dolaşıcam artik. Insanlara gelince inanilmaz kibarlar son 2 saattir karşılaştığım kadariyla tatlişlar :) pasaport kontrolü flan da kolaydi. Yani uçak biletine git gel 5 bin tl yi ayiran herkes rahatlikla gelebilir. Simdilik bu kadar ben uyumaya çalışayim..

20 Temmuz 2016 Çarşamba

' Belki de Benim Tutkum Hayal Etmektir '

Merhaba hayal etmeyi sevenler derneğinin başlığı altında birleşen dostlar. Ama böyle bir dernek yok şimdilik.. enteresan hayalleri olanlar her şekilde ulaşabilir, değerlendiririz. :) Aslinda ne var biliyor musun?  Bazen bir şeyler yaparız iyi veya kötü o an ne olduğuna nasıl olduğuna karar veremeyiz. O an iyi veya kötü olarak yaptığımız şeyin kendimizin yaptığı değilde iyi ve kötü olan yanlarımızın yaptığı gerçeğidir. Tabi bu teorik bir şey. Kötü bir şey sonucu o an yaparız kötü olduğunu bilsek de yaparız ama yaptıktan sonra yapmamız gerektiği konusunda kendimizle hem fikir oluruz. Sen olduğunu düşündüğün aslinda sen olmayan birinin yapmasıdır. Mesela genel toplum kurallari içerisinde yorumlarsak otobuste metro da yaşlılara yer vermek. Bazen vermediğimiz olur o an umursamayız ve vermeyiz de ama içimizde vermemiz gerektiğini biliriz. Iste o an kalkmıyorsak o başka biridir, kalkip yer veriyorsak o da başka biridir. Iyi şeytan kötü şeytan... yani aslinda yaptiğimiz veya yapamadiğimiz şeyler de 3 kişi olarak hareket ederiz. Fiili gerçekleştiren, gerçekleştirmeyen ve diğeri en ilginci olan her ikiside seçeneğidir. Ama buna milyonlarca duygu ve olgu da ekleyebiliriz. Böyle bir iki üç seçeneğin olup olmadiğindan emin olamayız. Hiç birşeyden emin olamayız. Bunun farkinda olmamiz disinda. Bu durumu daha da karışık yapti sanirim. Özel istem durmaksızin genel istemi etkilediği için, bireysellik durumu, farklılaştırır. Yani gerçek ve gerçek dışına ayıramamak.. hayal tutku... bir düşünün.

19 Temmuz 2016 Salı

' Taktım Bu Konuya '

İnsan bir yığın ruhtan bir çok ben'den oluşur. Sözde bütünlüğünü unutup parçalayarak kişiliğini pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır,  bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altında tutulamayacağı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak bir çok ben'in bir kezliğine, bağlayıcı, yaşam boyu varlığını koruyabileceği bir düzene sokulabileceği inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısıda  bazı tatsız sonuçlara yol açıyor. Taşıdığı değer, olsa olsa devletçe ise alınan öğretmenlerin ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünce ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarına olanak vermesidir. Söz konusu yanılgı dolayısıyla aslında şifa bulmaz derece de aklından zoru olan pek çok insana 'normal' hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılmasından beri aslında 'dahi' olan pek çok insanin kaçık olmasıdır.

18 Temmuz 2016 Pazartesi

' Cuntacılık Girişimi Sonrası '

Dostlar merhabalar.. herkesin gündeminin bir kısmında 15 temmuzdan beri malum olaylar. Ben son defa bu olaylarla ilgili yazıcam eğer yeni gelişmeler olmazsa. Çünkü sıkmaya başladı artık.. herkes bi yerden bir seyler söylüyor cumhurbaşkani başbakan milli savunma bakani sokaklardan çıkmayın diyor. Demek hala bi sorunlar var biz görevimizi yapıp ideoloji düşünmeden sokaklarda duracağiz elbet. Bu durumla ilgili 2 tane komplo teorim var ama onlardan bahsetmek istemiyorum yeri ve zamanı değil. Askerler, polisler, siviller.. herkes bir şeyden bahsediyor zaten. Ama derinlere baktiğimizda aslinda; insan özgür doğar, ama her yerde zincire vurulmuştur.. ben bunları yazıp devamını getirmeyeceğim Çünkü düşünmek yorumlamak lazım kendi başimiza. Jean Rousseau toplum sözleşmesinde der ki; bir ulus boyun eğmeye zorlanır da boyun eğerse iyi eder; boyunduruğunu silkip atabilecek olursa daha iyi eder.. saniyorum biz ikinci durumu gerçekleştirmek üzereyiz. Bu iyi bjsey. Ama tabi yine teoriler girer işin içine.. siyasi otorite tarafinda duruma bakarsak eğer şöyle bir benzetme yapabiliriz; ailede babanin çocuklarina olan sevgisi onlarda gösterdiği özeni karşılar; devletteyse, devlet başkaninin kendi halkına beslemediği bu sevginin yerini hükmetmek zevki alır. Ben yorumlayin diye sizlere birakiyorum durumlari. Darbe ile ilgili ise kalkışanları unuttuğu bir şey var o da; insanin ancak haklı güce boyun eğeceğidir.. son olarak sosyal medya da iç savaştan bahsediyor umarim ki öyle bir sey olmaz. Ama savaşa yol açan insanlar değil, olaylardir ve olaylar göründüğü üzere iyi değil. Bir de dün gece arkadaşlarla konusurken insanlarin askerlere zulmü de konusuldu medyada olduğu gibi..bunlarin hepsi o anın fevriliği ve cahillikten ibaret. Askerlerin ellerinde silah olduğu ve sivillere ateş ettikleri sürece onlarin öldürülmesi hakkı sivilde de devlette de vardir ama silahlari birakip teslim olunca, artık düşman yada düşmanin araci olmaktan çıkar ve sadece birer insan olurlar. Bunlar dünya da hiç birşeyi değiştiremeyecek o küçük aklimizda bulunsun.

17 Temmuz 2016 Pazar

' 14-17 Temmuz Arası Olaylar '

Sevgili dostlar.. bu tarih aralığında olan olaylar cumhuriyet tarihimize geçmiştir. İlk geceden itibaren olayların içinde ve dışında takip ettiğim izlediğim ve sonuca ulaştığım kendi varsayımlarımı, teorilerimi sizinle paylaşmak isterim. Lakin birkaç terimden bahsetmek istiyorum. Ama ondanda önce Allah kendi kitabını Kur'anı bize yolladığında okuyun eleştirin ve doğruyu görün, anlayın öyle inanın der. Bu yüzden ülkemizi bir küre şeklinde hayal edip tepesine çıkıp olayları izleyerek süzgeçten geçirmeye çalıştım, objektif olabilmek için. Şehitlerimize Allah'dan rahmet malum olayı gerçekleştiren ve 'Mazlum' olan askerlerimize de Allah'dan merhamet diliyorum. Şimdi dediğim terimler devlet, siyaset ve iktidar bunlari açıklayalim bir cümle ile.
Devlet - Toprak bütünlüğüne bağlı olarak toplumun siyasal örgütlenişi ve örgütlerin tümü.
Siyaset - Belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir.
İktidar - Devlet yönetimini elinde bulunduran ve devlet gücünü kullanma yetkisi.

Gelelim varsayım teorilere;
1- başkanlık için tiyatro ( her olay sonrasi yanlı yansız az da olsa herkesin dilinde olan)
Olasılık: mantıklı
2-  Paralel yapının son çırpınışları ( Bu da aynı şekilde ve neyse onu kendime saklıyorum)
Olasılık : mantıklı
3- her gün dönen haber asıl darbe bu akşam
Olasılık : mantıklı
4- gerçek bir askeri darbe girişimi
Olasılık : mantıklı
5- askerlerin çoğu alında dışarıda asker yok bu ne endişe
Olasılık: mantıklı
6- millet sokağa dökülmeseydi asker ile polis karşı karşıya gelecekti o zaman olan darbe olacaktı.
Olasılık: mantıklı
7- iç savaş olabiletisi  ( idam gelirse apo'nun durumu sonucu pkk'lıların sokaklara inmesi)
Olasılık: mantıklı

Bu teoriler tarafsız gözlem sonucudur..
Edit : ( eğer turksat ele geçirilseydi veya mit, emniyet mücadeleden düşseydi veya cumhurbaşkanı, başbakan yada genelkurmay başkanına bir şey olsaydi şuan sen Ben bu durumda olamayabilirdik bu da diger durum)
Edit 2: idam isteyenler.. uluslararası evrensel hukuk ilkelerine göre suçun işleyen suçun işlendiği zamandaki hukuki yasalar içerisinde cezalandırma verilmek ' zorundadır'..

16 Temmuz 2016 Cumartesi

' 15 Temmuz Darbe Girişimi '

90s jenerasyonu olarak böyle bir olayla ilk defa karşı karşıya geliyoruz. Olaylar, ölenler bu ülkenin acı gerçekleri. Bu toprakların hala kan üstüne kurulu olduğunun göstergesi. Ilk olarak bunun bir komuta zinciri olmadan yapıldığı için darbe yerine 'cuntacılık' olarak adlandırmak daha doğru. Olaylar gelişmeler bir kez daha büyük bir istihbarat açığını ortaya çıkarmıştır. Ama millet dur demeyi bildi. Çok değil bir kaç saat geç müdahale olsaydı yada siyasi liderlerden birine yada genelkurmay'a bir şey olsaydı durum daha da değişik olabilirdi. Ancak bunu yapanları planli olduğu aşikar ama cok amatör kaldıkları da ortada. Ya bir uyarı niteliğinde bir durumdu Ya devletin başına direk suikast girisimiydi sadece yada başka bir durum. Bunlari çoğaltabilmek mümkündür. Ama sıradan bir durum yada bitmiş bir şey olabileceğini düşünmüyorum. 12 saatlik bir cuntacılık hareketi olamaz. Bende geceden beri e5 ve sabihadaydim solcu sağcı arkadaslarimla indik e5 e ve gittik. Böyle bir düzen bu topraklarda yakındır kurulacak. Ama paralel yapı bittiği zaman. Biz Ali babanin çiftliğinde yaşamıyoruz bu milleti yeteri kadar mal yerine koydular 90 öncesi olanlar ortada. Asker yaptigi darbenin hala hakli oldugunu düşünüyor ama bugün değil. Olan da ölen de Allah'dandır.

15 Temmuz 2016 Cuma

' The Bomb in France '

Esselamunaleykum ve rahmetullahi ve berakatühu.. My dear brothers, sisters and friends. Unfortunately today, we wake up to sad news from Nice. Isis attached a new area in France and they choosed a celebration of day. Why Isis selected again and again to France ? Actually this question is going to be change like this.. why turkey and France ? We can say several reasons. One of them; a population. Approximately four million Muslim live in France. It is so important number. But this is symbolic. The another reason that France governments to defend and to apply some rules on the Muslims since 2000. Because you know usama bin Laden attached to America in 2001. So France governments apply some rules. These rules affected badly to Muslims. They don't want to change and they don't want to change own lifestyle. So that many young Muslims join Isis. Therefore, the biggest main problem is sociological structure. And governments has to change these ideas..

14 Temmuz 2016 Perşembe

' Merhaba Dünya Vatandaşları '

Arkadaşlar, bugün gerilimli bir gün olarak uyandım. Çünkü vize için daha önce gittiğim ve sakallardan dolayı resimlerimi geçersiz kılan ve tekrar çekip getirmemi isteyen bi sistemle karşi karşiya kaldim ve boyun eğdim. Hallettim verdim. Bunun adı fransa horuzluğudur. Neyse bi gideyim orada alirim bikac dal gönül hallederim. Sistem böyle malesef. Niye gerilimli oldu aslında sakal fotoğraf falan değilde bugun fransanın özgürlük bişeyimi bayram mı ne o yüzden tam tedbir koruma var ve kapali konsolosluklar. Ben vip'dim sorun olmadı ama girene kadar çıkıp oradan uzaklaşana kadar yusuf oldum. Her taraf özel kuvvet çevik kuvvet ve telefonu falan da kapattırdılar yoksa durumu resimle de gözler önüne sererdim. Ne diyeceğimi yazacağımı da unuttum ama 135 euro verdim koydu birazcık. Haftaya yolculuk var 20 gün boyunca enteresan olaylar buradan snapten ve instagramdan paylaşacağım. Sonra da kısmet olursa ağustos 20 de ya asya ya amerika...

13 Temmuz 2016 Çarşamba

' To Live or To Die in the World '

Hi my dear brothers, sisters, and friends.. Today, my words are going to be English. But Don't you think that my English language is very well. Unlike this condition it is so bad. You see that my little title. To live if you feeling something. To die which is that huge empty. We aren't going to know until to die. Why am I writing these words, these sentences. Because yesterday,I made an exam for take scholarship from Malaysia. It was so hard and I understood that my foreign (english) language like a cow shit. Anyway, if I am going to die one day how do I live? I guess Nazim Hikmet said like that once upon a time. However my friends we need to live for gaining to human justices. Because this world my dudes Allah knows carrying yourself. Because this world what is this world? This world is a mass, many arguments and ego. Think about the world my friends..

12 Temmuz 2016 Salı

' Suriyelileri İstememek'

İyi akşamlar değerli birkaç görüş okurları.. Gündemde olan mevzu hepinizin aklında gözünün önünde. Aslında bunları diyenlerde Türk Oğlu Türk değil. Yarası oradan. Ya balkan göçmeni ya rum yada başka bir şey artık. Arkadaş zaten şurada 60 70 yıl öncesine kadar suriye diye bir yer yoktu. Orası konya ne ise bağdat o şam ne ise erzincan da o idi bu topraklar için. Yani kimi neyin vatandaşlığına istemiyorsun sen. Tabiki de bunun şuan ki zamanda herşeyinin hesaplanması lazım öyle bodoslama da olmaz bu işler. Ama olursa da diyeceklerim;

Biz ırkçı olamayız. Çünkü biz namaza sahibiz. Biz üstüncü olamayız. Biz benim ulusum seninkinden daha iyi. Benim ırkım seninkinden daha iyi, Benim dilim seninkinden daha iyi, Benim ten rengim seninkinden daha iyi, Benim köyüm seninkinden daha iyi diye düşünemeyiz. Bunu yapamayız ve biliyor musunuz biz bunu yapamayacağımızı ne zaman hatırlıyoruz, Namazda beraber safta dururken Hz. Bilal (R.A.) Hz. Osman (R.A.) ile yan yana dururken, biz eşit olduğumuzu hatırlıyoruz. Yazık ki müslümanlar da bile ırkçılık var..

11 Temmuz 2016 Pazartesi

' Televizyon Dünyası '

Iyi akşamlar sevgili dostlar.. bugün arkadaşlarla sinemaya gittik film izledik. Film başlamadan önce reklamlar hakkında dünyamızı ve bizi çokta değiştirmeyecek bi araştırma yaptık. O da şudur ki; reklamlar her şekilde insanların yüzünün gülüyor olması. Ve biz izleyecilerin bilinçaltına bir mesaj gönderilmesi ki bunun nedenini ve niyetini herkes bilir ben bundan bahsetmeyeceğim. Bu reklamlar yüzünden insanların realiteden uzaklaştığını acınası rezil bir dünya olmadığını gösterir ki ne yazıktır bizi de şükür den uzaklaştırır. Devamında ise kamu spotlarını konuştuk ve bakındık. Onlar biraz daha reale yakın. Oradada şunu fark ettik ki bir toprak üzerinde yaşayan insanlar değerlerine göre yapıldığı. Mesela bizim kamu spotlarında birliktelik kuvvet değerler üzerine varılırken. Ab America gibi yerlerde ise daha çok kendi değerleri eğlence özgürlük. Varmak istediğim yer bizlerin bi sekilde yönlendiriliyor olması...

10 Temmuz 2016 Pazar

'200. Yazım Ve 10 Temmuz '

Matematikçiler savaşı kazanır. Her şeyin şifresini matematik çõzer biz insanların bile. İyi geceler sevgili dostlar.. içimizden bazıları demokrasi ve özgürlüğün savunucusu olucak. Ama ben bunlardan bahsetmeyeceğim. Bugün 10 Temmuz dostlar ve Bugün farkına vardım ki son birkaç ay şizofrenik belirtiler yaşadım. Bugün karar verildi ki öyle de oldu. Olmayan biri veya birileriyle takıldım sanırım. Matematik bize bunun olasılığını sunabilir. Ve oranı da oldukça yüksektir. Ama bunda mantık yada yaratıcı düşünce yok. Zaten olsa da yazıyor olmam. Şöyle hayal etmeye ve zihninizde canlandırmaya başlamadan önce sizlere bir konu hakkında bilgi vereyim. Ama enzimlerimin harekete geçmesi için birşeyler içmem gerek. Bu yazı ve olasılıklar için birkaç gündür uğraşıyorum. Ama detayı 3 ay evvele dayanıyor.. bir bahar gecesi rüyasına. Yıldızlar dostlar... gezegenimizde gördüğümüz daha doğrusu geceleri gökyüzünde gördüğümüz şeyler aslında 1 yıldızdan oluşur ve onun parçalarından. Aslında gezegende milyarlarca yıldız ve her bir yıldızdan milyarlarca gezegen var. Döngüye bakar mısınız.. muazzam. Ve içinde bizim dünyamız gibi küçük yapılar da var olasılığı tartışılır.. uzaylılar buna örnek. Bu birinci kısım. Diğer kısımları tablo ile anlatacağım.
Aşağıda gördüğümüz A, B, C şekillerinde x işaretli olan benim. A bölümünde futbol oynayan, B bölümünde cafe de arkadaşları ile oturan, C bölümünde gasp yaban biriyim. Şimdi yıldızlar alemi ve onların boyutları vardır. Yani biz aslında bir boyutta sürekli ayni şeyleri yaşıyor olabiliriz. Yani birden fazla ben farklı boyutlarda yaşıyor olabilirim. A'yı ele alırsak örnek olarak futbol maçının aynı şartlarda oynanması sonucu değiştirir mi? Yani gece benim takımım, sabah rakip takım kazanabilir mi? Tabi ki de olur. Ama karşılaşma sırasında ayak hareketlerinin logaritmik hesabını ele alırsak bu sonuç hep aynı çıkacaktır. Matematik yanılmaz. Yani Ben bizim samanyolumuzda şuan yazıyor olursam  aslında galaksinin dışındaki boyutta futbol oynayabilirim. Ohh şimdi kafalar daha da karışık oldu. Ama bütün varsayımları şuan geçersiz sayın ve aynanın karşısına geçin. Bir kutu içerisinde yaşadığımızı düşünün ve bir delikten yada yukardan bi yerden aslında kendi kendimizi izliyor olabileceğini düşünün. Çünkü şuan hiç birimiz başka bir boyuttan şuan ki halimize bakmadığımızı kanıtlayamaz. Ki eğer inançlı bir müslüman isen Kur'an da ruhlar alemi ve boyutlardan da tam anlattığım şekilde bahseder. Bundan daha derini, bizi yavaş çekim yürümeye çeker..

8 Temmuz 2016 Cuma

' Koyun Sorunsalı '

Arkadaşlar son 200'e adım adım gider iken kafayı yakan bir problemle karşi karşiyayiz. O da şudur ki;
5 koyun 10 sene sonra kaç koyun olur?
3 tane kurali var sorunsalımız.
1- 1 koyun senede sadece 1 kuzu yapıyor ve O kuzu dişi.
2- bu yıl doğan dişi kuzu koyun olana kadar ( doğumundan sonra ki ilk yıl ) doğurmuyor. Doğumunun ikinci yılından itibaren onlar da aynı anneleri gibi her yıl doğurmaya başlıyor. Bu ilk yil bekleme durumu tüm kuzular için geçerli.
3- sürüde koç yok yani hesapta hic erkek yok..
Bu durumlar sonucunda 2 farklı yolla 2 farkli cevap buldum ve her ikiside mantikli olmasina rağmen yanlış. Matematik realdir yanıltmaz. Cevabimı da paylaşicam burada isteyen kafa yorsun. Cevabını bilmiyorum bilen de söyleyebilir..

7 Temmuz 2016 Perşembe

' Modern Ekonomi '

Arkadaşlar merhabalar.. 200.yazıma son 3 kala yazılarım ekonomi ile ilgili olacak ve son yazım da kendinizi sorgulayacağınız hazırlıkla geliyorum.. Konumuza gelirsek, malumunuz modern ekonominin babası olarak Adam Smith gösterilir. Açıkladığı ve geliştirdiği varsayımlarla birçoklarının aç kalmasına, yoksulluk sınırında olmasına ve ölmesine yol açmıştır. Buna karşın ise bir avuç insanın bu sistem üzerinden muazzam şekilde zenginleşmesine ve varlıklarını arttırmasına yol açmıştır. Bu duruma yol açan en temel varsayımı rekabet olmuştur. Bireyler rekabet sırasında kendi çıkarlarını maximum kılacak şekilde hareket eder ve sonuca ulaşmaya çalışır. Geride kalan ise kaybetmiştir ve sonuç olarak 1 kişi kazanmıştır. Bu ulaşılan yol da sonuca x dersek o nesne olsun veya canlı olsun ona olan talebin ya artmasına ya azalmasına yol açacaktır ki genelde ulaşılacak şeyin değerinin artmasına yol açar. Aslında bu sistem çıktığı yıllar sırasında bir varsayımdı ama son 20 yıldır bunun değişmemesi için bir olasılık yokta değil. Çünkü artık bu varsayımlar vaadini doldurmuş ve geçersizliğine ulaşmıştır ki günümüze küresel baktığımız da yeni oluşumlara ihtiyaç duyulduğu gözle görülecek seviyededir. Göremiyorsan baktığın yeri değiştir. Bunların yanı sıra birey ilk önce kendi ve sonrasında toplum çıkarını düşünürse herkesin faydası eşit olmasa da daha maximum olacaktır. Ama bu da insan doğasından itibaren tam olarak uygulanamaz uygulanamıyorda denense de. Daha orjinal bir yapı düşünülebilir. Bireysel ele alırsak değerlerimizi kenara bırakırsak herkesin kaybettiği bir ortamda kazanılacak bir denge oluşturulabilir. Ben bunun matematiğe dayanarak çözeceğimi düşünsem de değerli bir arkadaşımın dediği gibi 'matematik yangını söndüremez' demeci sonuca farklı yollardan ulaşabilme olasılığını da mümkün kılıyor. Ama bu sistem yine de savaşları bitirmeyecek ve insanlar ölmeye devam edecektir. Bu dengenin ben 'çelişkiler' sonucu oluşturabileceğini düşünüyorum. Tıpkı Gresham kanunun da olduğu gibi 'kötü para iyi parayı çeker' ama ulaştığım varsayımlardan daha elde tutulur bir sonuç elde edemedim. Win-win olayına nasıl bakmak gerekir ki?

6 Temmuz 2016 Çarşamba

' Sistemin Köpeği Olmayacağız! '

Aslında bugün ki başlık dünyanın merkezi olan Istanbul ile ilgili olucakti. O da malum bayram sebebiyle istanbulun fazlalıklarını gitmiş yerlilerinin kalmasi ile ilgili olucakti. Şuan istanbul tam dünyanın metropolitan şehirleri gibi oldu hem ulaşım hem nüfus bakımından. Herşey bir önceki günlere göre olması gereken düzene geldiğinden bahsedicektim ama başka bir sistem yüzünden bayram bayramlıktan çıktı. Bir suriyeli görüyosun evi sokaği ailesi arkadaşları bombalanmış bir gözü geçmişte bir gözü kendi sokağındaki bayram da. Bir bakıyorsun bir engelli abimiz metronun başında su satiyor namaz vakti giriyor orda namazını kılıyor. Helal olsun diyorsun namaz kildigi icin değil. Eli ayağı sağlam olup dilenen hic birsey yapmayanlara karşı helal olsun diyorsun. Bir bakıyorsun sakalı bembeyaz olmuş belki 70 yaşında bir amca selpak satıyor. Para veriyorsun ama selpağı istemedigin zamanda Ben dilenci değilim evlat selpağını al diyip sana bir perde daha açıyor hakikat dünyasında. Sonra O okulda öğrendiğin bu sisteme sebep olan kuramcılara düzene bir kez daha küfür ediyorsun. Ama elinde bu sistemin en büyük materyallarından biri olan sigara ile. Öyle bir hal aldık ki aynı düzenin devam etmemesi için bisey yapmayip katkıda bulunuyoruz. Çözüm yok, savaş var, açlık var.. çocukların hiç birsey yaşamadan ölmesi var.. annelerin 1 tane çocuğunu yaşatabilmek için ağlayarak diğer çocuktan vazgeçmesi var.. bunları yazıyorsun sen ne yapıyorsun be bilader dersin. Hiç bi bok yapabildiğimiz yok. Aklı dünyaya takılmış, kalbi dünyaya takılmış bir zavallıyım.

5 Temmuz 2016 Salı

' Ramazan Bayramı '

Mutlu günler, hayırlı bayramlar dostlar. Bugün bayram ya 22 yaşındayım. 3 yaşımdan sonraki çoğu bayramı hatırlıyorum da klişe gidicek evet bide benim gibi birine ama kokusu rengi havası her şeyi mi farklı olur her şeyin, geçmişin, güzelliklerin yada büyüdükçe dünyamız da büyüdü o yüzden mi farklı acaba anlamak güç. Oysa ki dağlar kemikleri, akarsular damarlarımızdaki kanı, yıldızlar gözlerini, güneş kalbini işaret ediyorsa mana aleminde insan da küçük bir dünya demek oluyor. Simdi ne diyor diyeceksiniz bu çocuk, insanları anlamaya çalişiyorum da o yüzden böyle saçmaliyorum bayramla da ilgisi yok yazdıklarımın.. neyse bayram ola insan ola dostlar.

1 Temmuz 2016 Cuma

' Yaşam '

İçini dolduramayacak kadar yada doldurmakla uğraşamayacak kadar belirli sınırları olmayan her ne halt ise o. Ama boşta yaşamamak gerek.. dolu yaşadığını zannedip falan filan ya kimseye bir söz söyleme hakkı yoktur hiç kimsenin. Doğru olun yeter bu kavramı hem isim olarak hem fill olarak hak edin yeter.. bi daha da bundan bahsetmeyin yeter. Dostlar..

30 Haziran 2016 Perşembe

' İrade '

Hayırlı geceler, sahurlar dostlar... ramazanın son günlerinde bir de yolcu olarak bu konuya değinelim dedik.. olduran da öldüren de Allah'dır. Şaşmamak şaşırmamak gerek. Vardiğin yer de kim ben senden üstünüm der ise, bil ki o mecliste ahmaklar vardır. Başkasının işini gücünü kendi işi zannedenin yaptığı işten ne ola ki. ( ülkemizde olan problem ) Sana, size bu alemde ihtiyaç var mı sanırsın. Marifet hakikatte. Hakikatsiz dava kuru dava. Adamın birisi bir gün hint kılıcı getirmiş arkadaşına. Ve demiş ki bu elimdeki kılıç, hint kılıcıdır vurduğu her şeyi ikiye ayırır. Arkadaşı herşeyi mi diye sordu, evet herşeyi ikiye ayırır diye cevapladı. Iyi bakalim ver de bir de biz test edelim dedi Ve kılıcı aldığı gibi tüm gücüyle orada bulunan taşa vurdu. Ama iki parçaya ayrılan taş değil, kılıç oldu. Hani efendi dedi her şeyi ikiye ayırırdı bu kılıç? Adam baktı baktı deyecek bir cevap bulamadı. Kılıç marifetlidir ama bu taş daha marifetli çıktı. Yani dostlar bilen söylemez, söyleyen bilmez..

29 Haziran 2016 Çarşamba

' Canlı Bomba '

Güne malesef ki iyi başlamamış olmak demek oldu bu başlık. Artık beklentiler dahilinde gelişen bir olay oldu. Şaşırmamak yada az şaşırmak iyi bir şey değil. 41 kişinin öldüğü yaralilarin cok olduğu düşünülmüş planlanmış ve engellenememiş bir saldırı. Burada polisi suçlayanlar da var ama dostlar Atatürk havaalani avrupanın en güvenli havaalani seçildi. Bunu unutmamak lazım ve son bir kaç haftadir da kırmızı alarm durumunda. Abd gibi herkesin hayal ettiği yerin en işlek eyaletlerinde nice olaylar oluyor belçika da ab nin güvenlik başkentinde oluyor. Bizim istihbaratin tam çalismadigi konusunda hem fikirim. Ama birlik şart beraberlik şart hesap daha sonra da sorulur. Bu ülke de bir cumhuriyet gazetesi var ki ve bu gazetenin o başlıklarina okuyup iyi yapmışlar diyenler var ki bunlara inat böyle günlerde birlikte olmak gerek. Yemişim akpsini chpsini mhpsini hepsi de tabani da kendileri gibiler hepsi hakarete girmesin diye söyleyemiyorum ayni b.... yolcusular. Bir tane adam yok ki devletini milletini düşünsün tabanini değil her vatandaşı ciddi anlamda düşünsün. Ütopyadir belki böyle bir adam ama böyle düşünenler var eminim bir araya bir sekilde gelecektir onlar ve daha iyi şeyler için ayrim yapmadan mücadele edilecektir. Bütün dinlerde diller de gerçek hak ve devrim budur ve gerçekleşecektir..

28 Haziran 2016 Salı

' Ne Zaman Anlaşmış Ki Kalp İle Beyin'

Iyi geceler değerli okur... şuan bebekte bi çadirdan bildiriyorum sizlere... pek iyi olmadi çadırımız ama susup etrafa bakinca ve arkadan da teoman çalıyor olmasi... Ne olabildiğini anladınız mı? Bu sarkiyi ilk defa dinledim ama söz bana ve bize çok uyumlu geldi. Ne Zaman Anlaşmış Ki Kalp ile Beyin.. anlaşmış olsa orada bi sıkıntı var demektir... vazgeçtim Bu sefer sözcükler ne Ki yanimda... suan kalbime biraz daha temiz hava giriyor. Sende hissediyor musun? Yalanciyim biraz ama bana inan. Ama Bu kez farkli olsun diye sen denersen bende denerim. Pek iyi olmuyor yazı ne dersin Ki acaba? Yaprak gibi titriyorken kalbim. Teşekkürler Teoman.

27 Haziran 2016 Pazartesi

' Israil Türkiye İlişkileri'

Merhabalar dostlar... son bir haftadir hem avrupa da hem ülkemizde ilk önce kendi bölgelerini daha sonra küresel oldugumuz için artik malesef dünyanin tamamini alakasi olmayan afrika da ki aç çocuklari suriyedeki savaştan kaçan anneleri bile etkileyecek olaylar siyasi gelişmeler oldu, oluyor. Bizim antlaşmamiza gelince ne zaman bozuldu ilişkiler israilin filistine ambargosunu arttirmasi ve mavi marmaraya saldirmasi sonrasinda. Baya bi üst düzey sorun oldu. Ne dendi bizim hükümet tarafindan 1 özür 2 tazminat 3 ambargo kalkacak. Bunlar o zamanlar olmadigi gibi daha da ileri giden hususlar oldu ve bunlar gerceklesmedigi için iliskiler düzelmedi. Bu kücük büyük her iki ülkeyi de etkiledi.  Ilk önce diyecegim devletin duygusu olmaz sen orada duygularinla değil ilmi siyaset ile iş görmelisin ama bizde böyle yapilmadi. Böyle yapmadin duygusal oldun Bu ülke seni destekledi o zaman sonuna kadar gidecektin o da olmadi. Neyseki açiklamalara göre özür tazminat ve ambargo konusunda adimlar atilacak. Yani çıkaracağımız noktayi göreceğiz ki ne doğrular eğrile, ne eğriler doğrula...

26 Haziran 2016 Pazar

'Ölüm'

Ne kadar çalışmalar yapılırsa yapılsın bir tek ötesinin görülemeyeceği tek yer, olay, kavram, gerçek Ne der isen de. Bilimsel olarak bir canlının yaşam fonksiyonlarini kaybetmesi bedenin fiziksel olarak artik sadece geri dönüşüm olmasi halidir. Ya toprak altinda Ya yakılarak Ya da denize flan atılarak artık. Ama insan Ölüm gibi bi gerçek varken hayatta nasıl zülmeder nasıl savaşlar olur, açlık olur yemek bulamamaktan dolayı ölen çocuklari nasıl görmezden gelir nasil kendi yaşam standartlarini baskasini ezerek elde etmek ister. Ben daha öğrenciyim öyle iş ortamlarinda da bulunmadim ama anlamak güc benim açımdan. Ben biliyorum ki afrika da anneler bir çocuğunun canı için diğer çocugunu ölüme bırakarak hayat baktığı acı kedere sorumsuz kalamam. Böyle şeyler varken etrafa bakinca burada yaşamamak gerektigini düşünüyorum. Herkes biraz düşünse bu kapitalizm bu Adam Smith ortadan kalkacaktır.

24 Haziran 2016 Cuma

Britanya'nın AB'den Ayrılması

Dostlar... sabah sabah çok sevindirici bir olay yaşadık.. Malum dün Birleşik Krallıkta referandum vardı AB den ayrılma konusunda bizde arkadaşlarla sonuçlari merak ediyorduk.  Cameron'nun özgüveni efsaneydi kalacağiz çikmayacağiz diye. Aslında sabah saatlere göre de sonuçlar remain yönünde ilerdeydi baya sabah bişeyler oldu leave %50 lere geldi ve %52 ile leave kararı çikti. Dün de bildiğiniz gibi dolar 2.84 euro da 3.10 civarlarina kadar geriledi ta ki bu sabaha kadar.. bu güzel fırsatı bekleyip değerlendirememek üzdü. Simdi bikac tane komplo teorisi paylaşayim, bu durumla ilgili. Öncelikle şuan referanduma katılan dedeler nineler teyzeler babalar çocuklarina çok kötülük yaptilar ki aylar öncesinde yazmıştım avrupa da merkez sağın yükselişi diye yani yavas yavas ab dağilacak milliyetçilik nidalari yükselecek avrupada.. Ab'nin liderliğinde şimdi Almanya yalniz kaldi bu da fransayla çatişmasina sebep olacaktir. Norveç izlanda gibi ab ye üye olmayan bazı kuzey avrupa ülkeleri de iyice uzaklaşacak.. bu diğer ülkeleri etkileyecek sirayla danimarka hollanda gibi ülkeler de referanduma gidicektir ki daha bu sabah hollanda merkez sağindan biz de oylamaya sunalim açiklamasi geldi.. Birleşik Krallıkta iyice ayrilmaya gidicektir kuzey irlanda iskoçya remain kararı çikti orada çünkü.. bunlar avrupada iplerin değişeceğine ve yeni bir ekonomik krize ve savaşa işarettir. Bizim artı yanimiz şöyle olacaktir pazar iyice doğuya yani rusya türkiye iran Azerbaijan hindistan çine kayacaktir.. bizde payımıza düşeni alacağız.

'Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla'

Yazmak için sabahi bekleyemedim.. iyi geceler dostlar.  Perşembe günü yani dün arkadaşlarla buluşmak için karşıya geçmem gerekiyordu. Bende her zaman ki gibi metro yolunu tuttum. Bunaltıcı bir sıcaklık ama poyrazlı bir hava.  Bu ikisi de olunca üstte şöyle bir etki var duş alırken hani duşakabin perdesi mi denir ne denir bilmiyorum o da ıslanır ve vücudunuzun ona değmesini istemezssiniz ya hani öyle bir hava etkisi sıcaklık değmesi... neyse konuya geleyim. Metroya indim yanıma doğru ama kapı çizgisinin biraz uzağina bi görme engelli kardeşim geldi max 18 yaşında. Elinde sopasiyla.. onu gördüm ve elimdeki dergiyi de okumayi biraktim.  Metronun varmasına 1 dk kalmıştı. Şimdi düşünce sardı beni... çocuk kapidan biraz uzak kaldigi için onu kapiya doğru yöneltmeye yardim etsem mi diye?  Sonra dedim ya kendi onun engelli olduğunun hatirlatilmasini istemiyor ise.. yardim etsem teşekkür etse bile bunu hiç sevmediğini bilemem sonuçta.. metro geldi ve o duşakabin perdesi bana o an yapişti. Kapi açildi çocuk kapiya vurdu vurduğu yer kapali.. bende Bu sefer aldim içeri doğru girdik birlikte oturmasina yardim ettim tam karşisina da Ben oturdum. Ama hayatimda hiç Bu kadar utanmadim kizarmadim.. ya ona öyle hissettirdiysem diye.. kafami dergiden kaldiramadim çocuk inene kadar... duraklar geçiyordu inmedi çocuk hala. Ben de hala kafam yerde. En son geldik ayrilik çeşmesine ya o inecek ya Ben. . Durağin kalabaligindan yararlanip kaçayim dedim bir kişi bile kalkip da inmedi dedim oha herkes mi kadiköye diye? Bi anda o kalkti kapiya doğru yöneldi.. bi baktim ağzini oynatiyor şarki söylüyor. O an var ya dünyayi ver o anı değişmem vicdanım evrende tur attı geri geldi sanki... şarkı söyleyerek Gitti.. Sonra ismini unuttum Furlo tarzi biseydi sanirim 'Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla' sözü geldi aklıma... sustum indim gittim. ..

23 Haziran 2016 Perşembe

'Fare Neden Saklanır'

Sevgili dostlar... bugün ki yazımı çok severek beğenerek okuduğum ve filmlerini dizilerini izlediğim Burak Aksak abimden bir cümle alıntısı yaparak başlamak istedim. Isteyenler yazınin tamamını da okuyabilir... - Fare Neden Saklanır? Siz ne derdiniz bu soruya... cevap kedidir bir çoklari için... ama korkudan saklanır demiş doğru cevap olarak.. daha önce de mesnevi den bi hikaye anlatmıştım fare kediden kaçıyor korkuyor yaptıklarından dolayı ama başka manalar çıkıyordu altından.. simdi yazdıklarımında aslında başlıkla bi ilgisi yok dünya ile ilgisi var.. ve insanlarla.. artik huysuzluklar bir huy oluvermiş.. doğrudan uzaklaşılmış ki bizde yeni dünyada uzaklaşanlardanız. Kedi fare ilişkisinden kaynaklanıyor.. biz korkularımızdan kaçar olmuşuz yüzleşmeden, mücadele etmeden. Bunu başini kaldirip etrafa bakınca görüceksin ama o baş ya kendine ya da cok yakınlarina bakar olmuş. Annem dün köyden tanıdığı bi kadının çocuğundan bahsetti. Çocuk dedigim adam 30 35 yaşlarında ve adını 'ölü' koymuşlar yani kimlikteki adı ölü. Oha dedim nasıl niye flan Çocuk hasta doğmuş o yüzdenmiş ama hala yaşıyor ki nasıl uyuşturucu çeteleri flan içinde.. insan çocuğuna hasta doğduğu için ölü ismini koyup mücadeleden vazgeçmiş ama o ölmemiş. Onun bu adı koyulmasına izin veren nüfus müdürü de günümüz siyasetçileri gibi vesselam..

21 Haziran 2016 Salı

' 3 Günlük Dünyanın 3 Dakikası '

Değerli okularim.. bu sıcak istanbul günlerinde ramazan bir ayrı lezzetli oluyor vesselam.  Ama günler de geçiyor daha yeni bütlerim bitti de rahatladim tabi sonuçlari hepsi pek istediğim gibi gelmedi ama yapacak bir sey yok bu saatten sonra. Sinavlarim finaller bütler derken hayatımda başka bir boyuttan paralel zaman diliminden bakarsak ve ortalama yaşam ömrünü de 70 de tutarsak = 3 Günlük Dünyanın 3 Dakikası gitmiş oluyor arkadaşlar. Bu sadece son bi kaç ayda girdiğim sinav sürelerini kapsiyor. Yani günümüz dünyasinda bir şeyler yapabilmek için sürekli sinavlara giriyoruz ya bi bakın düşünün gerisini siz hesaplayın dostlar...

19 Haziran 2016 Pazar

'Neden Bir Dine İnanmalıyım Ki Sorunsalı '

Sorgulama neden inanman gerektiğini. Yoksa cehennemde yanarsin. Sorgularsan kafirsin. Yoksa imansiz misin?  Bir sohbete gittiniz diyelim... ve hocanin yanina gidip; bu dinin doğru olduğu hakkında bilgiye nasıl sahip olabileceğiz? Diye sorduğunda genelde cevap, evladim sen bir abdest al ve iki rekat namaz kıl zira şeytan sana vesvese vermekte der.. namaz kıldın ama yine aynı ve benzer sorular aklında.. birinin yaninda sorduğunda güzel kardeşim gel seni bi okuyayim ûfleyeyim der. Malesef çoğu müslüman da böyle..cevaplari yok. Ilk olarak bu zamanda yaşamiyor gibi hareket ediyorlar. Ikincisi ise sert oluşlari. Bunlarla karşilasan biri Islama nasil geçsin?  Geçmezlerse bu nedenlerden dolayi mantikli bir hareket. Çünkü inanan veya inanmayan bir cok kişinin aklında bu sorular vardir. Çoklari Kur'an benim zamanimdan değil ve ayrica kurallari çok sert derler. Simdi üniversiteye giden felsefe, psikoloji dersi alip Freud üzerine çalisan evrim üzerine çalisan ve modern avrupa filozofisi üzerine çalisan nasil olurda 1400 yıl önceki bir kitap benim sorularima cevap verir desin. Gerçekçi olalim. Fakat ne zaman ki Allah'n kitabini anlamaya çalıştığında farkeder ki bu sorular bu sertlikte değil. Kitap gerçekten de her yeni gün ile alakali. Bütün problemlerin cevapları,  sosyal, ekonomik, yada bireysel problemler. Ikincisi katı demiştik. Kitap ile daha da iç içe olunca anlarsiniz ki aslinda katı olan sert olan kitap değil insanlardir. Çünkü Allah Kur'anı rahmet olsun diye indirdi. Fakat bizde rahmet yok enteresan. Ve son sorun insanlarin sana cevap verememesi. Şeytandandir demesi... ama Kur'an der ki bizlere sorun ve eleştirilerinizi getirin. Dünyadaki hiç bir din beni eleştirin demez Islam dışında. Kendi kendime sorarken bu dini kitaplar "sadece inan ve eğer inanmazsan yanarsin diyor " ama Kur'an düşünün der... diğerleri ise düşünme iman et der...

17 Haziran 2016 Cuma

'Uyku'

Mutlu cumalar dostlar... bugün güne Uyku arasiyla başladik biraz konuştuk sonra uyku arasi geldi.. simdi ne anlatiyor diyeceksiniz bu çocuk... gün ortasında uyumaktan bahsediyorum ya işte uyku ile oluşan ayrılıktan. Ama en güzelini bir Özdemir Asaf ta buluyoruz  bir 'özlem'i..

Bir gece,
Gecede bir uyku,
Uykunun içinde ben...
Uyuyorum,
Uykudayim,
Yanımda sen..

Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gece de Ben. ..
Bir yere gidiyorum..
Delice.
Aklimda sen.

Ben seni seviyorum.
Gizlice,
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum..
Söylemeden,
Tek hece.

Seni yitiriyorum,
Çok karanlık bir anda,
Birden uyaniyorum.
Bakıyorum aydınlık...
Uyuyorsun yanımda,
Güzelce.

16 Haziran 2016 Perşembe

' Üniversite Hocalarının Patlatılmayı Bekleyen Egoları'

İlk defa böyle uzun bir başlık açtım arkadaşlar ama sorun büyük gerçekten. Sonra neden ülkede eğitim yüzdeleri düşük. Birileri okur akademisyen olur kendilerini bir şey zanneder. Çünkü sevgisizlikten, hiç ilgi görememekten. Buradan üniversitede okuyan arkadaşlarıma sesleniyorum. Böyle gereksiz derslerde inadına bırakan hocalara bir baksınlar. Ya yeni 20 li yaşlarda yeni hoca olmuştur kendini tatmin etme peşindedir, ya da gelmiştir 60 70 yaşına son günlerini de böyle eğlenerek geçiren tiplerdir. Ama her birinin haktan hukuktan haberi yok. İstanbul Üniversitesi hocalarından bahsediyorum özellikle. Ya sen ülkenin en iyi okullarından birisin biraz böyle hocalarla adını neden kirletirsin daha fazla. Adamlar göz göre göre bazı öğrencileri geçirip alanı olmasa bile diğer öğrencileri seçmeli aldığı için bırakmakta ya. Ramazanda sabahın 9unda gelmişiz 7 de evde çıkmışız üstüne diğer sınav da 3.30 da iken boş kağıt vermemizi istemişler resmen geçmeyin abi demişler. Bu tanımladığım hocalara uyan kriterde kendisi. Yazıklar olsun.. ülkeyi terk etme sebepleridir bunlar.. boş yere oksijenleri tüketenlerdir bunlar.. bir gün patlayacak o kendileri kadar şişman egoları ve o gün dünya daha iyi bir hal alacak..

13 Haziran 2016 Pazartesi

'Ramazan Sohbetleri 1'

Ramazan geldi, gidiyor... aslında giden Ramazan değil, o hep var, biz geldik gidiyoruz. Ne oldu Ramazan gelince hemen onun geldiğini televizyonlarda birkaç saatlik Ramazan programları var oldu yine.. iftar sahur özellikle biri var ki ne sorular ne sorular... en mantıklısı sorulması gerekenlerden; namazı bozan haller, abdesti bozan durumlar nelerdir? Orucun şartları, orucu bozan haller... gibi. Sanki her birimizin imanı tam da imanı bozan halleri durumları sormaz olmuşuz. Oysaki abdestin tutması için imanın bozulmamış olması lazim bence. Nelerdir peki bu bozan haller hepimiz biliriz aslında; kul hakkı yemek, emeği hiçe saymak, işi ehline bırakmamak, adam kayırmak,  işine ve tartısına hile karıştırmak, yalan söylemek, hırsa kapılmak, zulm etmek, büyüğü görünce dalkavukluk etmek, topluluk içine fitne sokmak, dostunu dahi kıskanmak... ee bi etrafımıza baktığımızda kendimize baktığımızda bunların ne kadar hayatımızda olduğumuzda görürüz.. sonra bırak abdesti namazı olmasın.. bunlara ek olarak erenlerin ulu atası  Ahmet Yesevi der ki;
Ağlaması göz boyar
Her gün ayağa kayar
Kendini adam sayar
Ahir zaman şeyhleri.

Başına sarık sarar
Kendine mürid arar
İlmi yok neye yarar
Ahir zaman şeyhleri...

12 Haziran 2016 Pazar

'Şişirilmiş Milli Takım'

Mutlu haftasonları sevgili arkadaşlar..şuan euro2016 daki milli takimimizin hırvatistan maçını izliyorum. Çoğunuz da izliyorsunuzdur. Ne kadar vasat bir takım olduğumuzu tekrar bize gösteren maçtır. Adamlar profosyonel bir sekilde hazırlanmış ve öyle de oynuyorlar. Çünkü futbol da bir iş olarak bakıp emek verip karşılığını alıyorlar. Ama biz şişire şişire bi hale getiriyoruz. Medya toplum çevre tekrar medya... sonra da böyle rezil ediyorlar. Oyuncular da formalar kadar şişirilmiş rezillikte. Kim tasarlıyorsa artık bunları. Emre mor giriyor takıma çocuk 18 yaşında profosyonel bi sekilde olduğu yerde görev yapıyor..Ama bizim yerli oyuncular kafa bir milyon. Gol atsak ta yensekde bir sistemin olmadiktan sonra zevk vermedikten sonra hiç katılma daha iyi...

11 Haziran 2016 Cumartesi

'Türkiye de Yasaların Uygulanamaması'

Hayırlı ramazanlar sevgili dostlar... okur sayısının da her gün değiştiği artıp azaldığını görüyorum ama günlük 300 kişiye ulaşmanında mutluluğunu yaşıyorum.. finallerde veremediğim sınavlarıma daha iyi çalışırken gördüm ki pek yasalara uyduğumuz söylenemez. Aslında bizim değil yargı kısmının pek çalıştığı söylenemez. Çünkü borçlar hukukunda da mesela işverenin sorumluluğu veya müteahitlerin sorumluluğu ile ilgili özellikle hiç birşey yapılmadığını yani bunlara bir müdahale edilmediğini görüyorum tabi şikayet varda da denmez milletimiz garip bir şekilde bana dokunmayan yilan 1000 yıl yaşaşin kafasında. İş hukuku da öyle mesela çocuklarin çaliştirilmasi kadınlar gerekli yönetmeliklere uygun çalıştırılmaması... bir çok şey sonra diyorum biz AB ye neden giremiyoruz.. hak vermeye başladım sizde bakınız hak vericeksiniz.

10 Haziran 2016 Cuma

'Teröre İnat'

Değerli okurlarım.. malumunuz bir kaç gündür hainler tarafından her yerde saldırı gerçekleşiyor. Bende bunlardan bir tanesine tanıklık ettim.. vezneciler saldırısında metrodan çıkmak üzereydim daha önce de yazdığım gibi.. o gün çok kızsak çok sinirlensekte elden bir şey yapmak gelmiyordu maalesef.. ve yine kızıp dururken Hz. Eyyüb'ün kıssasını dinledim tesadüfen.. Hz. Eyyüb (a.s) İshak (a.s) oğlu İlyas'ın evladındandır. Şam taraflarında bir çok serveti ve evladı var idi. Hz. Eyyüb hep bolluk içinde yaşardı. Ama her daim yoksunu gözetirdi. Hem serveti hem mezhebi boldu. Bu hal üzere 80 yıl ömür sürdü hazret. Derken geldi çattı sorun. Bir gün gece ailesi uyurken evi çöktü. Evlatlarına mezar oldu hanesi. Kalbi dağlandı. ama devam etti sorunlar. Bir sabah uyandı ki bütün vücudu çıban içinde kalmıştı. Kuzeyden, güneyden, doğudan, batıdan nice hatipler yaralarına derman bulamadı. Gün geçtikçe bütün vücudunu kapladı çıban. Ama dut yaprağı gibiydi Hazret. Nasıl ki dut yaprağı atlastan kumaşa dönerken şikayet etmez. Şikayet etmedi halinden bir an bile. Derler ki 18 sene boyunca vücudu bu yaralar içinde görünmez oldu. Tabipler çaresiz merhemler faydasız oldu. Bir gün karısı rahime geldi yanına..ey Eyyüb dedi, yetmez mi çektiğin bu çile bir dua et de Rabbin seni bu beladan kurtarsın. O karısı Rahime ki 18 sene boyunca bir nefes bile ayrılmadı yanından. İmtihan bir Hazrete olacak değil ya.. onun imtihanı da buydu. Hazret eşine cevap verdi; Ey kalbimin ışığı, bunu nasıl dilerim Allah'dan.. O ki bana 80 yıl evlatlarımla zengin bir hayat verdi. Şimdi az biraz zora koştu diye ona nasıl isyan ederim. Bekleyelim 80 sene böyle geçsin sonra arzu edersek talep ederiz der... İşte bizim bu terör belasıyla da çekeceğimiz zamanlara buradan bakmak sabır içinde olmamız gerek aynı zamanda  Şükür...

8 Haziran 2016 Çarşamba

' Neyin Peşindeyiz'

Biz insanların uğraşları çabaları çok garip. Daha dün ölüm bu kadar yakın olmuş iken hala bir şey olmamış gibi çabalar dururuz. Bu dünya daki değerimizin ne olduğunu kendimize sorduğumuzda ise bulunduğumuz yer statü makam para diye cevaplar bir çokları. Ama ölüm ordan da geliyor ki unutulsa da geliyor. Ama derdi bir de şuradan bakan anlar ki o da şudur ki Allah'n gözünde kendi değerini merak ediyorsan Allah'n dünyasında ne ile meşkul olduğuna bak. O zaman anlarsın dünya daki değerini o zaman anlarsın dün ölüm den bir kaç dakikalığına neden kurtulduğunu. Çok garip varlıklarız gerçekten. Uçaklarda oradan oraya buraya şuraya gidiyoruz.. yukarıdan aşqğidakileri olanları binaları köprüleri insanları görüyoruz. Bir toz tanesinden daha ufak olduğunu görüyoruz.  Işte değerimiz o iken.. bir şey gelmiyor kendimizi büyük görmeye devam edelim. Oysa ki karıncalar dan farkımız yoktur..

7 Haziran 2016 Salı

' 7 Haziran Laneti '

Merhabalar arkadaşlar çok enteresan üzücü bir gün yaşadık bugün malesef. Bende o olayin olduğu yerin tam ortasindaydim. Kendi adıma bir kaç dakikayla kurtulduğum ama başkaları adına bir kaçiş kurtuluş olamadi malesef. Sabah 9 da sınavım vardı 7 de uyandım bir kaç dakika kendime geleyim derken deprem oldu 07.06 da 2sn sürdü ama sandım apartmana kamyon falan girdi öyle bir sarsıntiydi bursa da olmuş biz de etkisi öyle oldu ve çoğu kişide hissetmemiş. Evden ciktim metroya binerken cüzdanımı evde unuttuğumu farkettim 07.20 de eve geri döndüm cüzdanımı aldım 07.50 de maltepeden metroya bindim. 08.35 de ise marmaradan indim her istanbul üniversiteli öğrenciler gibi vezneciler metrosuna geçtim. 08.40 da vezneciler 6 katli bi metro durağı ilk katı geçip ikinci kata dönerken sağlam bi ses geldi birinci kattaki merdivenler tavan falan yere düşmüş ama biz o sira metroyla ilgili bi sorun sandik ve devam ettik. Cikişa gelince oranin da çöktüğünü gördük polisler ve güvenlik görevlileri cikmamiza izin vermiyordu. Arkadasim cikmayalim falan derken Ben çantamı başima bağladim ve koşarak çıktım arkami bi döndüm polisler çatişiyor hemen uzaklaştım etraf cam pencere duvar hep yerlerde bomba olduğunu metrodan çıktığımızda anladık..insanlar ağliyor kaçıyor polisler ambulanslar geliyordu.. daha önce sultanahmetteki patlamada tramvaydaydim bunda ise metroda hayırlısı artık...

6 Haziran 2016 Pazartesi

'Çağırayım Mevlam Seni '

Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlam seni

Sular dibinde mahiyle
Sehellerde âhú ile
Abdal olup yâhû ile
Çağırayım Mevlam seni

Gökyüzünde İsâ ile
Tur dağında Musâ ile
Elimdeki Asâ ile
Çağırayım Mevlam seni

Derdi öküş Eyyûb ile
Gözü yaşlı Ya'kûb ile
Ol Muhammed mahbûb ile
Çağırayım Mevlam seni..

    Yunus Emre

'Teravih 1'

Iyi geceler değerli okurlar... bugün bu yıl ki ramazan ayının ilk teravihini kıldık. Küçüklüğümden beri gittiğim cami ye gittim yine. Mahallelerde ki evler çoğaldıkça camilerin cemaatleri de değişti haliyle. Bugün bir baktım tanıdık yüz sayısı 10 kişiyi geçmiyordu bi yandan üzüldüm dedim neredeler acaba..belki de geçen yıl Bugün yanımda duran bir amca Bugün yoktur artık dedim kendi kendime ve üzüldüm. Küçüklüğümde gelirken şişmandım çok terliyor bunalıyordum. Bugün yanımda ayni benim eski halim gibi 10 yaşlarinda bi çocuk vardı onu gördüm bu sefer de o yaşlardaki anılarım geldi. O da çok terlemişti. Ben de onun yaşlarinda iken yine o camiye Kur'an kursuna gelirdim. Bir  de baktım ki o kursa geldiklerim den de kimse yoktu. Hüzünlendim ama ramazan ya ister inan ister inanma ister oruç tut ister tutma.. ama Bir kere inanarak tuttuğunda çok lezettli bir tat alıyorsun dünyadan.. hadi dostlar hayırlı ramazanlar...

4 Haziran 2016 Cumartesi

Herkesin Derdi Kendine, Dünyanınki de Hepimize

 Ne dersek diyelim, ne iddia edersek edelim, dünya gerçekten çekip gitmeden çok öncesinde terk ediyor bizleri.
Daha önce de en çok meraklısı olduğumuz şeylerden, günün birinde artık git gide daha az söz ediverir oluruz, ille de konuşmak gerektiğinde ise zorlanırız. Hep kendi sesimizi duymaktan gına gelmiştir... Kısa keseriz.. Vazgeçeriz.. Otuz yıldır konuşuyoruzdur zaten.. Haklı çıkmayı bile umursamamaya başlarız. Zevkler arasında kendimize ayırdığımız o küçük yeri bile koruma arzusunu yitiririz. Kendimizden iğreniriz. İnsanlar o boktan anılarından, çektikleri sıkıntılardan bir türlü vazgeçmek istemezler ve ne yaparsanız yapın bunun dışına çıkmalarını sağlayamazsınız. Ruhlarını böyle oyalarlar. Bugün yaşadıkları haksızlıklardan intikam almak için geleceği bokla sıvamaya uğraşırlar kendi içlerinin derinliklerinde. Hem adil hem de ödlektirler aslında. Doğaları budur..
Boşuna heveslenmemekte yarar var, insanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şeyleri yoktur, acılarını anlatırlar, bu böyledir. Herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize.



Louıs- Ferdınand Celıne

2 Haziran 2016 Perşembe

'Dünya Ne Hal Aldı'

Dünya ne hale geldi böyle ya insanlar ne hale gelmiş arkadaş. Metro da önümde bi abi gazetesini okurken bir sayfası bana dönüktü bi göz gezdirdim neler oluyor dedim ya yine bi yerlerde görüyorduk haberlerde ekşi de falan ama bu başka bi his verdi. Tecavüzler, eşlerini öldüren kocalar, az da olsa kocalarını öldüren eşler, çocuk istismarları, çocuklari kaçıranlar, sayfanın diğer yüzü de yeni yat almış birinin reklamı yeni ferah evler yeni model arabalar yeni yüzler ya aynı gazete sayfalarına dönmüşüz. Of işte böyle..

1 Haziran 2016 Çarşamba

'Parasız Hayat Daha Güzel'

Paranın ne olduğunu bilene kadar daha güzeldi. Ne zaman ki para gerçek anlamda ne olduğunu gösterdi, öğretti Hayat cok bok oldu ya. Çocukken ne olduğunu bilmiyordum bilmiyorduk daha güzel geçiyordu zaman tabi ben kendi tarafımdan bakıyorum. Allah kimseyi aç susuz barınaksız bırakmasin öyle yoksulluk çekenler için para ihtiyaç. Suan benim de malesef ihtiyaç duyduğum bisey. Ama ne olduğunu bilmeden eğlenmenin yada ne bileyim tadı farklı oluyordu. Mesela şöyle bir örnek vereyim. Ben 10 12 yaşlarımda cevizli bağ spor kulübü vardı onun altyapısına gittim futbola. Çok yetenkli olduğumu hem hocalarim hem çevremdekiler söylerdi Ama tek sorun kilom idi. Baya bi kilo vardı. Hoca sürekli babamla annemle konusur diyet diyet verir biraz uygular bozardım. Bi zayiflasam cok farkli olacağını söylerdi Yaşar hocam. Aksamlari idmandan çıktıktan sonra yol güzergahım üzerinde köfte arabasıyla köfte ekmek satan bi amca vardı. Orada hem evden hem kulüpten uzak diye her antreman çıkışı bi ekmek arası yaptırır yürüyerek yer minibuse gider bir de evde yerdim. :) Ama arkadaşlar o köftenin tadı hic bi yerde yok inanın. Bi gün arda turan da instagramında aynı bu şekil bi anısını paylaşmıştı. Şuan en kaliteli en iyi yerlerde yesem de o ekmeğin tadı yok diye. Paranın neden bir önemi yok iste but yüzden. Şuan onu öyle hesapliyoruz ki ihtiyat sebebiyle olsun spekülasyon sebebiyle olsun yatırım için olsun bu yüzden bizi benliğimizi almış götürmüş. Bi geçtiğimiz yıllara bakın bu kadar elimizin altında bir şey yoktu belki bu kadar gezip göremiyorduk belki ama daha temiz daha gerçekti her şey. Bir kaç yıl hatta belki de bir kaç ay öncesine kadar bende öyleydim ama artık farkettim ne halt olduğunu. Babam sürekli derdi olum umursama parayı bu kadar bugün var yarın yok Allah sağlık versin yeter derdi. Artık demiyor gerek kalmadı çünkü. Onsuz yaşanmıyor belki hatta yaşanmıyor harbidende ama onu çokta umursamadan yaşanıyor tadı daha bi güzel oluyor. Parasız mutlu günler dostlar.

31 Mayıs 2016 Salı

'Orhan Pazarlama'

Mutlu günler değerli arkadaşlar... bu ara eksik aksak yazıyorum nedeni sınav final büt zamanları her gün sınavım var çok şükür... Orhan Pazarlama bir kaç kez denk geldiğim kadıköy-karaköy vapur seferlerinde ki bir amcamın anonim şirketi. Hatta beyanlarına göre Şahan Gökbakar abimizin osman pazarlama filmini Şahan Orhan amcamızdan esinlenerek yazmış izin falan istemiş. Imkani olsa o konuşma ve pazarlama yeteneği ile şuan belki bi koç sabancı olabilirmiş. Eğer denk gelirseniz tekniklerini izleyin dinleyin. Ben 3 kere denk geldim. Bi tanesin de fenerli usb de çalabilen güzel bir radyo satiyordu ve bi dahakine denk gelirsem alıcam :) diğerinde bıçak satiyordu ve enteresan baya da sattı o gün bıçak bir tanesin de de meyveler sebzeler icin bir sey satiyordu ama unuttum farkli bir seydi. Bu abimize destek olalim sevelim kollayalim hikayesi bol enteresan biri. Yalniz radyo da bisey dikkat ettim. Frekanslari falan bir çok kez değistirdi ama hep eski müzikler çalıyordu güncel bir sey yoktu hatta haber denk geldi bi kere ecevit falan diyordu haber de. Ama yine de almaya değer nostalji olur..

29 Mayıs 2016 Pazar

'Sahte Toplum'

Merhaba dostlar... bugün bir yerlerde takılırken isim vermeyeceğim bir süre arkadaşımı beklerken oturdum ve sadece bir kaç dakika insanları izlerken buldum kendimi. People humanity humanbeing ademoğullari ne derseniz deyin bizler en üst ve en lüks markalara kafayı takmış durumdayız. Ya etraf zaten normal değil bir de porsche rolex reklamları falan var normali bu reklamların. Bu topluma ne yapıyor biliyor musunuz ? Elit markalara karşı takıntılı hale geliyorsunuz. Saat markasına ayakkabı markasına. Bu durum en pahalı mağazaya gidip en küçük şeyi alıp en büyük paketle çıkıp bi yandan da armani çantasıyla gezmeye benziyor :) böylece yapay sahte bir toplum oluşuyor. O standartlarda kimse yaşamıyor ama. Kimse O reklamlardaki gibi görünmüyor dostlar. Onlar gerçek değil fake ulan fake ( gora ) yani sahte. Insanlar bununla aldatılmış durum da ve etraflarındaki insanlar da onlar tarafından aldatılıyorlar. En yukarıda olanı en lüksü övmeyi bırakın kendinizi övün. Bu daha havalı emin olun. Sahte ile yaşamayın sevgili roma vatandaşları. Bu sağlıklı değil. Eğer istediginiz hayat O ise sefil bir yaşam olucaktir. Belki elde edersiniz ama sefil olursunuz. Amerika da ki en zengin eyaletlerde intihar orani en yüksek. Her seyleri var. Ülkemiz de de öyle. Gerçeklerle bunalmış durumdalar. Bu yuzden intihar ediyorlar veya uyuşturucu kullanıyorlar. Sizlere tavsiyem iPhone 7 çıktığında onun kuyruğunda bekleyen bir kaç yüz canlıdan biri olmayın, oksijen hala var hayat devam edicektir..

28 Mayıs 2016 Cumartesi

'250 Yıl Yaşamak'

Iyi aksamlar mutlu haftasonları sevgili dostlar... bugün istanbul da ki o muazzam havanın tadını çıkartırken okuldan sevgili dostum burak mavi marmara için yürüycez kardeşim sen de gel dedi bende dostun çağrısına icabet ettim ve gittim. Istiklal de 16.00 dan 20.00 a kadar program da bulunduk. O sıra da ekşi sözlüğe bakınırken 256 yaşına kadar yaşamış ve yeni ölmüş değerli bir amcamızı gördüm. 256 yıl yani osmanlının sondan bir önceki dönemini görmüştür diye trt nin belgesel yapma olasılığı yüksektir dediğim ama bakinip bulamadığım bir an oldu. Kaçırmış trt. Neyse... adamın 20 eşi 200 de evladı varmış ve dediğine göre bu dünya da her şeyi yapmış ve artık gitmenin zamanı gelmiş ve gidiyorum demiştir son sözleri. Ben de okurken abi dedim 256 yil boyunca ne yapmış olabilir biz ortalama 60 70 yaşasak 22 yaşindaysam şuana kadar bilmiyorum kendimi kıyaslasam ne yaşadığını bilmiyorum adamın. Ama büyük bir nimet şans o kesin. Bir çoklarını görmüştür. Ama son hali üzmüştür. Insanin mayasının toprak olduğunu tekrar hatırlatmıştır.

'Deneyin ve Tadın'

Şimdi her biriniz bu başlığa bakınca yazacaklarımla bir bağlantı kuramıycaksınız. Ya insan tuhaf halleri var arkadaşlar garip bir şekilde bir şey bekleyince o istenilen anda değilde farkedilmeyecek anda karsiniza çikiyor bu da öyle bir durum işte.. Çünkü Allah onlara kendini unutturuyor. Ve çünkü onlarin kimliği bir müslüman için bir bütün olarak insan olmanın manası Allah'a kulluk Ve ibadet iledir. Deneyin ve tadına varın. Valla bakın. Ve öyle bir noktaya gelirsiniz ki tüm dünya size ve Islama karşı gelecek olsa da siz yine de inanırsınız. Çünkü cenneti tattınız bir kere. Gerçek olduğunu biliyorsunuz artık. Şimdi şunu söyleyebilirsiniz Ben kimim ki? Mescide geldim ama geçen gün kızlarla buluştum konustum,  kız arkadaşim var,  bazen we alkol tüketiyorum. Şunu da yapiyorum ve bunu da yapiyorum. Ben iyi biri değilim. Anneme babama yalan söylüyorum namaz kılıyormuş gibi görünüyorum. Ben sahte bir müslümanım. Çok günahkarım ve Çok günahlarım var. Vallahi bu düşünce şeytandandır. Allah her zaman U dönüşlerine izin verir. Allah'n rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah Kur'an da der ki: Ey kendilerinin üzerine aşırı giden kullarım. Allah'n  rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ki Allah tüm günahları affeder. İşaret bekleyeniniz var ise belki ona tevafuk eder bu yazı..

25 Mayıs 2016 Çarşamba

'Yol'

Bugün yolunu kaybetmiş birine rastladım arkadaşlar.. ne bi adım basamaklardan çıkıp gidebildi ne de aşağıya bırakabildi kendini. Yaklaşık iki saat sürmüş bu durgunluk hali. Saat 16.58 sularından 19.00 a kadardı sanırım yolunu kaybettiği vakitler. Yürümeye başlamış gitmiş gelmiş ama nere gitse o kaybolduğu yerde bulmuş kendini. Sonra bir caminin önünde banka oturmuş.. 30 35 yaşlarında esmer 1.70 boylarında arap aksanla biri gelmiş oturmuş. Selamunaleykum, aleykumselam selamlaşmışlar.. Adam birden ramazan da geliyor oruç zor olacak tutulacak demiş. Cocuk sessiz kalmış ama diye devam etmiş adam: ama bir şey icin seviniyorum o da yolunu kaybedenler için. Bunu duyan Cocuk hemen adama dikkat çekmiş adam gülümsemiş. Yol bir tane bu Yol ya benim gibi birinden gelir ya bir kitaptan ya bir çift gözden. Sonra kimden yüz çevirdiyse o güzargah kaybolmuştur demiş.. Cocuk daha da çok şaşırmış adam devam etmiş.. nerde gözden çıktıysa insan orda beklemeli ama önce hizmet demiş.. Sonra selametle demiş ve kalkip gitmiş.. ardindan çocuk o gözlerin değiştiği yüzün değistigi yere gittiğini söyledi bana.. 2 saat dolmadan başını kaldırmış ve güzargahını tekrar bulmuş...

22 Mayıs 2016 Pazar

'Adam Smith'

Adam Smith bilindiği üzere kapitalizm'n babası kurucusu niteleğinde kendisi. Her defasında ders çalıştığımda bu isimi gördüğümde bir hüzün sarıyor. Malesef ki tüm dünya bu sistemde başını almış aldırış etmeden gidiyor. Yazık..her gün yeni bir avm yeni bir yaşam merkezi yapılıyor gelişmiş ülkelerin gelişmiş insanlarına ve bu insanlar biz de ben de dahil hiç birşey değiştiremiyoruz yapamıyoruz. Insanlar dünya da ki en büyük sorun terörizm diyor işid taliban pkk başka her ne varsa evet bunlar ölümcül sonuçlar çıkartıyor ve tabi ki de suç kabul edilemez bir şey..ama bizde bilmeyerek yada bilerek daha fazla ölümlere sebep oluyoruz. Nasil mi? Bize dikte edilenlere başımızı eğerek. Birleşmiş milletler gelişmişlik raporunda arkadaşlar birkaç yılda sürekli artarak giden ve sebebi yemek yetersizliği olan 20 milyon afrikalı çocuk ölüyor ve nedeni yemek bulamadıklarından. Oysa peygamberimiz  (s.a.s) diyor ki insanların hepsine yeryüzünde yetecek giyinme barınma ve yeme adına her şey 3 gezegene yetecek kadar var.. durumu anlıyoruz dimi?  Benim 3 tane yiğenim var onların ne farkı var afrika da ki çocuklardan. Günlük geçim haddi 1 dolarin altinda kardeşlerim. Yazık bize ki bana ki hala hayallerim var diyorum..

21 Mayıs 2016 Cumartesi

'Araf '

Sizi biz yarattık. Sizi yaratan biziz. Size şekil veren biziz. Yanı nasıl olduğunuzu biliyorum. Çünkü sizi ben yarattım. Size nasıl şekil verdiğimi ve içinize neler koyduğumu biliyorum. Bedeninizin her parçasını biliyorum her bir arzunuzu ve her bir dürtünüzü. ' Fiziksel olarak vücudunuzu yarattıktan sonra içinize büyüleyici bir şey koydum. (Araf:7/11)
Ki Allah burda bundan bahsetmez. Ama der ki; meleklere "Adem'e secde edin" diye emrettik. Iblis hariç secde ettiler. O secde edenlerden olmayacaktı
 Allah başından beri onun 'secde etmeyeceğini' biliyordu. (Araf 7/12) Allah; Ben sana söylemiş emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? Ama hikayeyi biliyorsunuz. Iblis; Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten onu çamurdan yarattın dedi. Ama bir kafir onu Allah'ın yarattığına inanmaz. Bunlar şeytanın sözleri ve şeytan diyor ki "beni sen yarattın" Allah's sadece inanmıyor,  onunla konuşuyor ve yaratıcısı oldugunu kabul ediyor. Iblisin küfürü inançsızlığı değil, Allah'a itaatsizliğidir. Bu son yazdığımı sesli bir şekilde kendinize bir kaç kez daha söyleyin. Iblisin küfürü inançsızlığı değil, itaatsizliğidir. Çünkü biliyorum ki okuyanlarınız arasında da hala inanmayanlar var ve şöyle diyenleriniz var...en azından hala inanıyorum. Kafir değilim biliyorum berbat şeyler yapıyorum ama Bu inançsiz olduğumu göstermez. "Ne demiştik onun inançsızlığı, itaatsizliğidir. Ne demek oluyor bu şeytanın sizi inançsız yapmaya ihtiyacı yoktur... hayırlı kandiller.

20 Mayıs 2016 Cuma

'Belki Benim Belki Senin Dünya'n'

Merhabalar sevgili okur dostlarım... bugün kanıtlaması zor bir şeyden bahsedeceğim.. ama ondan önce sizlere yeryüzüne düşmüş veya gezegenimizden teğet geçmiş yıldızlardan birkaç anektod söylemek gerek.. bu yıldızlar aslında yeryüzüne uzaklığı gibi binlerce yıl öncesinden kendi uzay boşluğunda patlamış kendiliğinden kopmuş ve yüz yıllarca sürüklenerek dünya ya düşmüş yada teğet geçmiş..yani farklı bir boyuttan sürüklenerek başka aleme gelmiştir.. kanıtlaması zor olan durum ise insanların da öldükten sonra aynı süreç ve gizemle gelir gider... şöyle ki ben bunu yazıyorsam mesela belki de benim boyutumdayız ve benim yaşadıklarım bunlar..sen bunu okuyorsan sen kendi alemindesin ve yaptıklarını izliyor olabilirsin..bu olabilir çevrendekiler sen senin gördüklerin bir de senin izlediklerin. Yanı dışarıda aslında tek senin dünyan var.. ben de  belki benim dünyam. Şimdi bu durum nasıl kanıtlanır yani aslında sen ölü olmadığını nasıl kanıtlarsın.. kan akıtsan belki yazıyı okudun ve yaptin ve hala kendin izliyorsun.. böyle birşey işte.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

'Beni Asıl Saran'

   Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı
Yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
Kesmeye
    Laleliden dünyaya doğru giden bir
Tramvaydayız.
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
        Afrika dahil.
     Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah
Daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim  ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
         Afrika dahil.
     Senin bir havan var 'beni asıl saran o'
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çicek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
        Afrika dahil.
     Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama
Kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar
Kimse
             Değerlendiremez
     Bir mısra daha söylesek sanki herşey
Düzelecek
Iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna
Diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar
Kurşuna
             Diziyorlar.
Bütün kara parçalarında
             Afrika dahil.
       Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da
Sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına
Katılırken ki,
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında
Yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek pasajinda akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
           Afrika hariç değil..

Cemal Süreya


    19 may 2016....

17 Mayıs 2016 Salı

'Serçe Gibi'

Can vermek için can almalısın..
Milyarlarca kanın döküldüğü denizin üzerine
Üzüntülerimiz düz ve bomboş düşerken..
Dalgaların içeri doğru kırıldığı sığ,
Sahilleri geçiyorum.
Buralarda beyaz bacaklı, beyaz göbekli
Çürümekte olan yaratıklar var.
Bunlar uzun uzun etraflarındaki ölü
Manzaralara karşı isyan etmekteler.
Sevgili çocuğum sana, sadece serçenin sana
Yapmış olduğu bir devirde yaşlıyım, genç olmanın
Moda olduğu bir devirde yaşlıyım... buraya kadar bu şiiri yazmamin sebebi finaller değerli okurlar..hadi esen kalın..

14 Mayıs 2016 Cumartesi

'Biri Geçerken Biri Gidiyor'

Iyi aksamlar dostlar..yolların güzel geldiği uzak uzak yerlerin yakın geldiği günler den geçerken dün akşam okulda çıkıp eve geçmek için metro marmaray falan yaptım yol aldım her zaman ki gibi.. Tam evin olduğu cadde ye geldim kaldırımda marketin önünde bir miktar kalabalik vardi..ama devam ettim yoluma tam oraya geldim ve bir andan gözlerim bir gözle göz göze geldi.. 35 yaşlarında bir erkek yere düşmüş başinin altina bikac mont falan koymuşlar adam titriyor.. Bir anda gözlerimin önünde bana bakerken titremeye başladi bende sadece baktim etrafa ki diger insanlar gibi..ama bazilari bir sekilde yardim ediyordu. Ama Ben bir sey yapamadim baktim çünkü adam bana bakiyor hani Ben gitsem sanki gözlerini kapatacak ve ölecek yada başka birsey bilmiyorum ama o an öyle düşündüm ve bir sekilde durdum yani orada. Ve dururken de insanlar önümden arkamdan geçiyor gidiyor geliyor dikkat edilmiyor o sira da elimi telefona atip ambulansı aramak geçti içimden ama o göz kaymasinin bile bir sey etki edeceğini düşündüğümden yapamadım. Bunlari yazmamın sebebi o sirada etrafta human being le ilgili herkes kendi derdine düşmüş sonunun olmadığı bir dünya var sanki onun için yarışıyorlar.  Yarışın devam edin ta ki size gelene kadar...

13 Mayıs 2016 Cuma

'Hayatının Son 1 Ay'ı Olsa'

Hayatındaki son 1 ayın olsa, yada son 1 haftan belki de 1 saatin.. işin ilginç yanı bu böyle zaten bilemeyiz ne zaman son larda olduğumuzu. Kesin verilmiş bir zaman bile olsa yine de insanoğluyuz bilemeyiz gibi geliyor. Öyle bir hal içre olduk ki 1 ayın sınırlarını aşıp planlar yapmaktayız. Çevremdekiler daha marttan nisan dan ağustosa bayrama tatil yeri rezervasyonuydu uçak biletleriydi bir şeylerdir alır oldular. Şuan daha yapmadıkları şeylerin parasını ödüyorlar tabi bu sistemle ilgili ama ban garip geliyor. Oysa gideceklerinin %100 bir kesinliği yok iken. Sürekli bir tüketim, sürekli bir harcama, sürekli yeme içme bunların zaten olması gerekiyor ama günler sonrası aylar sonrası nasıl cazip geliyor? Ki arada bende yapıyorum sanırım daha şimdiden ağustos da ne yapacağım var aklımda ama bir şeylerin yerini ayırtıp da parasını ödemiyorum. Ama hayatının son 1 ayı olsaydı. Son 1 ayında mesela Suriyeliler için ülkelerinde özgürce yaşayabildiklerini görmek isterdim, yada afrikalılar o yiye yiye bitiremedikleri ülkelerin 1 ay bile olsa temiz yeme içme ihtiyaçlarını çocukların doğduktan sonra büyümelerini insanların 30 yaşın da üstünü görebildiklerini görmek isterdim. Öyle hal oldu ki sanki dünya sadece bir evden ibaretmiş gibi ve o ev tanıdık her yer tanıdık odalar sokaklar hep aynı ama hep o evdeyiz bir türlü kapıdan ayağımızı çıkartıpta gezegeni göremiyoruz. Benim elimde olsa ki inşallah olacak yakında giderim afrika ya ve gerçek dünyayı görürüm; hizmetse de hizmet ederim.. Hayat memur hayatı gibi birkaç plandan olmamalı. Allah'ta öyle yaratmadı ki zaten düşün ve idrak et diyor sonuçta. Hayatını kalan son 1 saat gibi yaşa ama vicdanınla yaşa..

12 Mayıs 2016 Perşembe

'Beni Benden Alıptır'

Severim Ben seni candan içeri,
Yolum geçmez bu erkandan içeri,
Nere varır isem; gönlüm dolusun,
Seni nerde koyarım bundan içeri.
Beni sorma bende değilem,
Bir ben vardir bende, benden içeri.
Beni benden Alana ermez elim,
Kadem kim basa sultandan içeri,
Tecelliden nasip erdi kimine
Kiminin maksudu bundan içeri.
Kime dokunduysa ol dost nazarı,
Onun şulesi var günden içeri.
Senin aşkın beni benden Alıptır,
Ne şirin dert bu dermandan içeri.
Geçer iken yunus şeş oldu dosta,
Ki kaldı kapıda andan içeri..

        Yunus Emre

11 Mayıs 2016 Çarşamba

'Hitting Women'

Merhabalar arkadaşlar.. okulumuzun iletişim fakültesinin yaptığı global understanding programı sonucunda california üniversitesinden bir amerikalı ile terörizm ile ilgili konuşmaya başladık.. herkese bir konu verildi bize de bu konu geldi. Hem yabancı dili geliştirmek hem de sosyal bir ortamda küresel konularda öğrencilerin fikirlerini almak için yapılan bir program. Neyse bir çok şeyden eksik tam bir şekilde konuşuyoruz derken konu islama geldi ve arkadaşım bana Nisa suresinde geçen 'kadınlara el kaldırın' dan bahsetti ve bunu tartışmak istedi. Ama benim onun kadar bilgim yoktu ve onun söyledikleri karşısında sessiz kaldım.. tabi daha sonra araştırmak istedim ve bir şeyler öğrendim. Bazıları Kur'anı kullanarak bunu meşrulaştırmak istiyor çünkü 'kadınlara el kaldırın' diyor Kur'an. Ama biz biliyoruz ki her ayet mükemmeldir ve eğer sorgularsan inancında sıkıntı var demektir ama bu ayet için tüme yanı tümden varmak lazım noktaya. Çünkü Kur'an Allah'ın en güzell hediyesidir. Eğer bir ayeti sorguluyorsan, yada az düşünüyorsan imanın ne kadar nere gitti o zaman?  Şimdi gelelim ayete, Allah ayrıca bu ayette der ki; annelerinizle evlenmek size haram kılındı, ayrıca halalarınızla, kardeşlerinizlede. Allah bunu neden söylüyor? Normal durumlardan bahsetmiyor çünkü. Psikolojik sorunlu, tuhaf insanlar olabileceğinden onlara engel olarak söylüyor ki, çok uzağa gitmeden ülkemizdeki kadına şiddet olaylarının altında da psikolojik sorunlar yattığı da görülüyor. Çünkü bu yasalar suçlular içindir. Bunu aklımızda tutarsak ayette ki manayı biraz olsun anlarız. İyi kadınlar Allah'a karşı itaatkardırlar. Ayetteki 'el kaldırının' devamı başkaldıran yani itaatkar olmayanlara karşıdır. Ama el kaldırmadan da yapılacak hususlardan bahsediliyor; mesela öğüt verin yada yatağı terkedin.. eğer şüpheniz varsa ve eğer üstüne gördüyseniz normal bir insan ne yapar.. ya terkeder gider yada el kaldırır ve eğer bu ayeti bilecek kadar hassas ise de Allah buna izin verir. Ama Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda uyarıyor asla çok şiddetli vuramazsın, deri kızarana kadar bile vuramazsın diyor. Aslında içeriğe bakarsak bu ayet kadınlara vurmak ile ilgili değildir. Aile içindeki vefa ve sadakatin korunması ile ilgilidir..

10 Mayıs 2016 Salı

'Kaligrafi Ve Hat'

Kaligrafi ya da hat sanatı yazı sistemleri veya yazı öğeleri kullanilarak geliştirilen sıklıkla dekoratif amaçla kullanılan bir görsel sanat türüdür. Bu sanat la ugraşanlara hattat veya kaligraf denir. Bu sanatın çağdaş tanımı ise 'işaretlere anlamli hünerli ve ahengli biçim verme sanati ' da denebilir. Şimdi bu sanat ile ilgili bilgiyi neden verdiğime gelicek olursak..tarihimiz de çok yaygin olan bir sanat ve kaybolması zor olsa da sanatla uğraşani ve ilgileneni azalan bir sanat malesef..benim de yakın arkadaşım bu sanata hizmet vermeye çalışiyor ve bu uğraşı hem kendine hem bu sanata ilgi duyanları bir nevi yaşatma görevi sunuyor..bana yaptığı özel bir hediye sonrasi onu burada sizlerle paylaşmak istedim ve ilgilenenleri de bu sanata eksiksiz bir şekilde bir yerinde katılmalarina birazcik katkım olmasi sebebiyle.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

'Şeytan Ve Adem As'

Iyi aksamlar arkadaşlar. . bu konuya daha detayli ilerleyen günler de gireceğim ama şimdi iki hikaye ile sizlere anlatmaya örneklemeye çalışacağım dinlediğim hocaların  ( nouman ali khan, hamza thozortis..) sohbetleri sonucunda..
Adem as yaratilmadan önce meleklere Allah (bakara 30)  muhakkak ki Ben yeryüzüne bir halife göndereceğim. Dedi daha adem yaratilmadan plan yapilmişti ve melekler Adem as secde ettiler tek iblis haric. Şöyle bir örnek vereyim..Bir adam düşünün şirketin en alt tabakasinda misal güvenlik de görevli daha sonra okullar okuyor çalisiyor çalisiyor ve sürekli yükswliyor o şirkette en son müdür yardimciligina kadar geliyor ve yillar da geçmis oluyor bu sürecte..daha sonra patron yaninda 15 yasinda ki bir cocukla geliyor ve diyor ki yeni müdür bu git müdüre çay getir diyor o yardimciya. Tabi bizim yardimci şaşiriyor nasil olur Ben o kadar çalistim okudum mezun oldum benim tecrübelerim var. Bu çocuk da kim daha adini söyleyemez ne kalitesi var ne öğrenmiş hayir Ben bunu kabul etmiyorum. Diyor ve patron tarafindan kovuluyor. Arkadaşlar burda örnek verdigimiz yardimci iblisdir yani adem as secde etmiyor ki kendi de sürekli Terfi almiştir yani burda ki yakarışta mantiklidir kendinizi bi yerine koyun... simdi Adem as tarafindan bakalim. Adem as cennetten yasak Elma yi yiyerek yer yüzüne gönderildi oysa Allah ona dedi ki seni dünyaya yollayacağim ve senden nesiller nesiller ve nesiller olacak. Adem as gitmek istemedi çünkü cenette hersey vardi her istedigi oluyor melekler bile ona secde ediyordu. Daha sonra böyle bir olay olunca üzüldü gitmek istemiyordu çünkü ama Allah onun da nasil gideceğini biliyordu tabi ki de. Bir gün iblis adem as yanina gelerek... sen ne yapicaksin orada burda yaşamak varken adem as da artik burda duramam yakinda gideceğim dedi. Iblis eger burda melekler gibi sonsuza kadar durmak istiyorsan yasak olan meyve den o ağac sana o yuzden yasak ye ve sonsuza kadar gitme kal der. Adem as da gider yer ve cennetten gönderilir...simdi burada ne var diyeceksiniz. Gönderilme üzerine adem as da Rabbim Ben nefsime uydum yasak olani yedim sorumluluk benimdir der.. işte şeytan ve adem arasinda ki fark şeytan isyan etti kabul etmedi kovuldu. Itiraz etti ve mücadele ye girdi.. adem as ise kendi sorumlulugum dedi.. yani insanlar kader noktasinda her olayi Allah istiyordu da Ben istemedim kötü bisey yaptim ama Allah biliyordu ve izin verdi der ama mevzunun aslı örnekteki gibidir...

8 Mayıs 2016 Pazar

'Pardon'

Mutlu pazarlar arkadaşlar... bugun sabah kalktım yeşilköydeki havacılık fuarına gittim simülatörlerde güzel eğlenceli vakit geçirdik sonrasında başka bir arkadaşımla buluşmak üzere bayazida geçtim ve buluştuk ağakapısına geçtik..bilen bilir güzel nostaljik ortamı ve manzarasıyla derin istanbullu gün sunar insana. Oturduk arkadaşım gül naneli nargile rica etti..Neyse geldi nargile ilkten güzel hoş Ben içmedim ama arkadaşım sürekli içtiği için begendi, daha sonra yakmaya başladı ve çalışanlara el işareti yapmaya başladı gelip bakmalari konusunda..ama bir türlü gören dikkat eden olmadi. Bu arada anneler günü oldugu için de insanlar aileleriyle de gelmişler mekan dolu ve orta yaşlı aileler var.. arkadaşım biraz daha bekledi derken bu sefer pardon diye çağirmaya başladi..Lakin yine takan olmadi :) baya bi söylendikten sonra sesini yükseltip çalisanlari da mahçup etmemek düşüncesiyle arkadaşım kalkti ve yanlarına giderek o kadar işaret ve pardonu duymadiklari halde sali bir sekilde 'pardon biriniz nargile ye bakabilir mi insAllah diyerek' çalisanlarin ilgilenmesini sağladi ve bunun sonunda da bir çay ikrami kaptı.. :) mutlu pazarlar..