Hürriyet

31 Temmuz 2016 Pazar

' Pokemon Go '

Mutlu haftasonları değerli birkaç görüş okurları... istanbuldan güzel bir esinti ile meltem ile bildiriyorum şuan. Çevrem de millet deli gibi poketopları ile uğraşıyor. Ve Ben şaşmaya devam ediyorum. Ki benim jenerasyonun en önemli en keyifli çizgi filmlerinden bir tanesi hatta ilki. Bir Japan yapımıdir ayni zamanda. Ve burada istanbuldan tokyo ya giderken orada en çok merak ettiğim konulardan biriydi. Neler göreceğim onlar nasil kovaliyor diye merak ediyordum. Ama bir tane bile Pokemon kovalayan birini görmedim dostlar. Adamlar yapiyor elimize veriyor. Bir tane bile göremedim ya, birde burası aklıma geldi. Biz kafayi yemişiz onu anladim. Yada çok boşmuşuz onu da anlamış olabilirim. Neyse gidip de kendi memleketimi görgüsüzler gibi eleştirecek kınayacak değilim o sosyologların işi ama ayni zamanda sosyoloji de okuduğum için gözlem yapıp yorumlamaya çalışıyorum. Yeni gidilecek yerlerin ilk ayağı çarşamba sabahı dünyanın beyaz şehrine yolculuk olacak..

29 Temmuz 2016 Cuma

' Yaşam ' ( Alman Pastam )

Aşk demişti yaşam'ın büyük ustaları. Ya ne var biliyor musun hayatta? Yada benim yaşam'mda. Ben küçükken bisikletim olsun çok isterdim. Oldu da 4 tane 4 kere. Ilki 5 6 yaşlarindaydim sanirim böyle küçükler vardiya plastik seklinde olanlar. Işte onlardan oldu. Bir kaç kez kullandim sonra çalındı. Çok ağlamıştım. Odamda ki perdeler indirilmiş gibi oldu. Sonra 10 yaşlarimda 1 tane daha. Onu Bir kaç yıl kullandim. Bi gün kuzenim ortaya oturmuş bende arkasına sürerken Bir çukurdan geçtik ve ortadan ikiye ayrildi. Yine çok ağladim. Sonra 15 yaşımda falan Bir tane daha onu az kullanıp birine verdim. Sonra Bir tane daha onu da pek kullanmadan verdim. Hevesim kaçmıştı. Ama o ikincisini almak ve kaybetmek çok farkliydi. Onu almak için para biriktiriyordum. Okula giderken verilen 25 50 kuruşları yemiyordum. O zaman güzel paraydi 10 yasinda biri icin. Cips cola dondurma veya meybuz vardi. Ohh en güzeliydi. Bunlardan iki tanesini alabiliyordun o paraya. Biriktirdim Ama fazla geçmeden harcadim yedim hep. O zamanlar anneme de demiştim. Ama annem arada Bir o bisiklet yerine yemem için çok sevdiğim Alman pastasi alirdi. Öyle çok değil ayda Bir veya iki kere Yada ekler alirdi. Öyle çikolata şeker yemezdim ama Alman pastasi ve ekleri çok severdim. Bisikleti bile unutturuyordu bana. Iste yaşam o ydu. Ben sana Alman Pasta'm demeyi isterdim istiyordum. Ama ' yaşam ' olmasını istediğimiz şeylerin olmamasını sağlıyordu.

28 Temmuz 2016 Perşembe

' Asya'lı Erkekler '

Gözüme çarpanlar konusunda ayri bir yeri vardir. Allah'm her konuda bir çok yerde gelir düzeyi hayat sartlari, bireysel hak ve özgürlüklerde eşitlik var. Tek kadın ve erkek konusunda yok. Rusya da ki gibi hatta buna cape town'u da ekleyebiliriz burada da erkekler kadınların yaninda subzero yok böyle bir şey. Erkekler de kadinlar gibi kibarliktan kıralacaklar. Bir coup la bir şey yaşadim ama daha sonra anlatacağim onu. Görünüşleri en iyileri tabi istisnalar vardir benim gördüklerim arasinda; max 1.70 boy beyaz ten saçlar kısa gözler enteresan her hangi farkli bir şey yok ve penguin gibi yürüyorlar. İlkten gördüm bir kaç kisi dedim rahatsiz olabilirler ama herkes öyle. Ve polislerine gelirsem o ülkede eğer bir tane bizim türkiye deki gibi olaylardan ciksa hic birsey yapamazlar. Yok böyle birsey. Ben türkiye de 20 21 22 yasindaki polisleri görünce iyiyiz dedim yani. Yani bir dışarı daha da çok bakış getiriyor. Yarin istanbuldayim. Haftaya balkanlarda bir kaç ülke sonra arjantin ve sonra da afrika planim var bakalim kismet.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

' Asya'lı Kadınlar '

Asyalı çekik gözlü max 1.65 boylarında beyaz, buğday tenli kısa saçlı hanımlardan oluşan gruptur. :) aslında küçükken inanılmaz tatlı olduklarını hatta dünyanın en güzel kız çocuklari olduklarini rahatlikla söyleyebilirim. Çok tatlılar. Keşke öyle kalsalarmış. Büyüdüklerinde sanırım havadan, sudan, yemekten bir şeyler oluyor ve değişiyorlar. Çirkin demek güzel demek benim haddime değil o ayrı mesele. Ben biraz yorumlamaya çalişiyorum. Ama güzellik aramıyorum insanlik ariyorum dersen o burada işte. Otur sabahtan akşama kadar konuşsun anlamasanda dinle. Inanilmaz kibarlar ve ses tonlari harika. Tabi kibar kısmı erkekler içinde geçerli. Ilk gün indiğimde information'a gittim ve metro hattı icin map istedim. 25 30 lu yaşlarda Asyalı bi ablamiz vardı. Ingilizce aksani da değişikti. Map'i istiyorum bana Tokyo'nun haritasini veriyor. Yok diyorum bana subway lazim illa bunu Al diye tutturdu, o sirada biseyler de anlatti ama anlamadim ve ikna oldum aldım. Yani dinlersiniz öyle. Bir kaç kere paylaştim snapte hem kücük kizlari hem büyükleri hepsi öyle iste. Bir artıları daha spa masajı.. başka bisey demiyorum.

26 Temmuz 2016 Salı

' Dünya Aslında Çok Büyük Değil Sadece İnsanlar Birbirinden Habersiz '

Merhabalar dostlar... ueno dan bildiriyorum.. sizler şuan şu sıralar gözlerinizi kapatırken ben birazdan kahvaltiya geçeceğim. Buraya gelirken aklımda bir plan bir program yoktu keşke olsaymis diyorum geldiğimden beri. Ama iyi yanlari da oldu. Şöyle ki sevgili dostum batınay gitmeden demişti ki aslinda hiç kimsenin kimseden bi haber yaşadığını görüceksin. Öyle de oldu. Dünya'yı kirleten de iyi uapan da bizleriz onu bir kez daha gördüm. Ülkem adına üzüldüm. Iddia ettiğimiz bir Çok şeyde 0 olduğumuzu gördüm. Daha önce de yurt dışına çıkmıştim ama kültür gelenek bakış bu kadar farkli değildi. Dünya çok büyük değil, dünya çok muazzam bir yer, bir lütuf. Okyanusun üstünde yıldızlarin altinda bulutların arasında bunu görebiliyorsun. Bizim burada yani orada uğraştığımız sorunlar hep kendiliğinden değil de bizim insanlarin açtığı sorunlar ve inanin kimsenin umrunda değiliz kimse konuşucak anlatıcak yazacak çok şeyim oldu devam da edeceğim. Ama şimdi sadece nutella yiyebildiğim kahvaltiya gidiyorum. Hoşçakalın.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

' İkinci Gün Tespiti '

Her yerden yükselen gülme sesleriyle yazıyorum bu bloğu bugün. Bu kadar tebessüm eden gülen bi millet görmedim. Acaba turist olduğumuz için mi böyle güler yûzlüler anlamadim. Ama TV kanallarında bile bir sey yokken sürekli gülüyor bu asyanin incileri. Bir çok şeyde kendi medeniyetlerini düzenlerini kurmuşlar. Sokaklarda arabalarin nizaminda sesler ışıklar hepsinde bir sistem var. Resimlerini çekiyorum yalniz şarjim bitmek üzere ve dönüştürücü alamadim, unuttum daha dogrusu ne yapacağım bilmiyorum. Adam sigaraya bir bakış attı az önce aşık gibi. Buradaki erkekleri ve kadinlari da izliyorum sonuçlar güzel gelmeye başladi daha sonra yazacağim. Sizlere iyi geceler ben kahvaltıya...

24 Temmuz 2016 Pazar

' Tokyo da İlk Gece '

İyi akşamlar dünyanin öbür ucundaki dostanaler.. şuan Tokyo da narita havaalaninda bi banka uzanmış bu kelimeleri yazıyorum. 13 saatlik yolculuktan sonra sayın pilot beyfendiyi tebrik ederek alkışladık. Mükemmel bir yolculuktu. Şimdi ise saat burada akşam 21.15 olduğu için bir yere gidemeyip sabahın olmasını bekliyeceğim. Çünkü yollar metrolar acaip karışık. Bu saatte tokyo'nun bilinmeyen yerlerinde olmak istemem. Ayrica ulaşim da çok pahalı olduğu için gereksiz para gitsin de istemem. Geldiğim de bi şok yaşadım o  da dönüstürücü almayi unutmuş olmam. Şarjim bitince ne olucak bilmiyorum ama iyi seyler olmayabilir :( bu kötü tarafı sabah olsun bakip dolaşıcam artik. Insanlara gelince inanilmaz kibarlar son 2 saattir karşılaştığım kadariyla tatlişlar :) pasaport kontrolü flan da kolaydi. Yani uçak biletine git gel 5 bin tl yi ayiran herkes rahatlikla gelebilir. Simdilik bu kadar ben uyumaya çalışayim..

20 Temmuz 2016 Çarşamba

' Belki de Benim Tutkum Hayal Etmektir '

Merhaba hayal etmeyi sevenler derneğinin başlığı altında birleşen dostlar. Ama böyle bir dernek yok şimdilik.. enteresan hayalleri olanlar her şekilde ulaşabilir, değerlendiririz. :) Aslinda ne var biliyor musun?  Bazen bir şeyler yaparız iyi veya kötü o an ne olduğuna nasıl olduğuna karar veremeyiz. O an iyi veya kötü olarak yaptığımız şeyin kendimizin yaptığı değilde iyi ve kötü olan yanlarımızın yaptığı gerçeğidir. Tabi bu teorik bir şey. Kötü bir şey sonucu o an yaparız kötü olduğunu bilsek de yaparız ama yaptıktan sonra yapmamız gerektiği konusunda kendimizle hem fikir oluruz. Sen olduğunu düşündüğün aslinda sen olmayan birinin yapmasıdır. Mesela genel toplum kurallari içerisinde yorumlarsak otobuste metro da yaşlılara yer vermek. Bazen vermediğimiz olur o an umursamayız ve vermeyiz de ama içimizde vermemiz gerektiğini biliriz. Iste o an kalkmıyorsak o başka biridir, kalkip yer veriyorsak o da başka biridir. Iyi şeytan kötü şeytan... yani aslinda yaptiğimiz veya yapamadiğimiz şeyler de 3 kişi olarak hareket ederiz. Fiili gerçekleştiren, gerçekleştirmeyen ve diğeri en ilginci olan her ikiside seçeneğidir. Ama buna milyonlarca duygu ve olgu da ekleyebiliriz. Böyle bir iki üç seçeneğin olup olmadiğindan emin olamayız. Hiç birşeyden emin olamayız. Bunun farkinda olmamiz disinda. Bu durumu daha da karışık yapti sanirim. Özel istem durmaksızin genel istemi etkilediği için, bireysellik durumu, farklılaştırır. Yani gerçek ve gerçek dışına ayıramamak.. hayal tutku... bir düşünün.

19 Temmuz 2016 Salı

' Taktım Bu Konuya '

İnsan bir yığın ruhtan bir çok ben'den oluşur. Sözde bütünlüğünü unutup parçalayarak kişiliğini pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır,  bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altında tutulamayacağı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak bir çok ben'in bir kezliğine, bağlayıcı, yaşam boyu varlığını koruyabileceği bir düzene sokulabileceği inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısıda  bazı tatsız sonuçlara yol açıyor. Taşıdığı değer, olsa olsa devletçe ise alınan öğretmenlerin ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünce ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarına olanak vermesidir. Söz konusu yanılgı dolayısıyla aslında şifa bulmaz derece de aklından zoru olan pek çok insana 'normal' hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılmasından beri aslında 'dahi' olan pek çok insanin kaçık olmasıdır.

18 Temmuz 2016 Pazartesi

' Cuntacılık Girişimi Sonrası '

Dostlar merhabalar.. herkesin gündeminin bir kısmında 15 temmuzdan beri malum olaylar. Ben son defa bu olaylarla ilgili yazıcam eğer yeni gelişmeler olmazsa. Çünkü sıkmaya başladı artık.. herkes bi yerden bir seyler söylüyor cumhurbaşkani başbakan milli savunma bakani sokaklardan çıkmayın diyor. Demek hala bi sorunlar var biz görevimizi yapıp ideoloji düşünmeden sokaklarda duracağiz elbet. Bu durumla ilgili 2 tane komplo teorim var ama onlardan bahsetmek istemiyorum yeri ve zamanı değil. Askerler, polisler, siviller.. herkes bir şeyden bahsediyor zaten. Ama derinlere baktiğimizda aslinda; insan özgür doğar, ama her yerde zincire vurulmuştur.. ben bunları yazıp devamını getirmeyeceğim Çünkü düşünmek yorumlamak lazım kendi başimiza. Jean Rousseau toplum sözleşmesinde der ki; bir ulus boyun eğmeye zorlanır da boyun eğerse iyi eder; boyunduruğunu silkip atabilecek olursa daha iyi eder.. saniyorum biz ikinci durumu gerçekleştirmek üzereyiz. Bu iyi bjsey. Ama tabi yine teoriler girer işin içine.. siyasi otorite tarafinda duruma bakarsak eğer şöyle bir benzetme yapabiliriz; ailede babanin çocuklarina olan sevgisi onlarda gösterdiği özeni karşılar; devletteyse, devlet başkaninin kendi halkına beslemediği bu sevginin yerini hükmetmek zevki alır. Ben yorumlayin diye sizlere birakiyorum durumlari. Darbe ile ilgili ise kalkışanları unuttuğu bir şey var o da; insanin ancak haklı güce boyun eğeceğidir.. son olarak sosyal medya da iç savaştan bahsediyor umarim ki öyle bir sey olmaz. Ama savaşa yol açan insanlar değil, olaylardir ve olaylar göründüğü üzere iyi değil. Bir de dün gece arkadaşlarla konusurken insanlarin askerlere zulmü de konusuldu medyada olduğu gibi..bunlarin hepsi o anın fevriliği ve cahillikten ibaret. Askerlerin ellerinde silah olduğu ve sivillere ateş ettikleri sürece onlarin öldürülmesi hakkı sivilde de devlette de vardir ama silahlari birakip teslim olunca, artık düşman yada düşmanin araci olmaktan çıkar ve sadece birer insan olurlar. Bunlar dünya da hiç birşeyi değiştiremeyecek o küçük aklimizda bulunsun.

17 Temmuz 2016 Pazar

' 14-17 Temmuz Arası Olaylar '

Sevgili dostlar.. bu tarih aralığında olan olaylar cumhuriyet tarihimize geçmiştir. İlk geceden itibaren olayların içinde ve dışında takip ettiğim izlediğim ve sonuca ulaştığım kendi varsayımlarımı, teorilerimi sizinle paylaşmak isterim. Lakin birkaç terimden bahsetmek istiyorum. Ama ondanda önce Allah kendi kitabını Kur'anı bize yolladığında okuyun eleştirin ve doğruyu görün, anlayın öyle inanın der. Bu yüzden ülkemizi bir küre şeklinde hayal edip tepesine çıkıp olayları izleyerek süzgeçten geçirmeye çalıştım, objektif olabilmek için. Şehitlerimize Allah'dan rahmet malum olayı gerçekleştiren ve 'Mazlum' olan askerlerimize de Allah'dan merhamet diliyorum. Şimdi dediğim terimler devlet, siyaset ve iktidar bunlari açıklayalim bir cümle ile.
Devlet - Toprak bütünlüğüne bağlı olarak toplumun siyasal örgütlenişi ve örgütlerin tümü.
Siyaset - Belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir.
İktidar - Devlet yönetimini elinde bulunduran ve devlet gücünü kullanma yetkisi.

Gelelim varsayım teorilere;
1- başkanlık için tiyatro ( her olay sonrasi yanlı yansız az da olsa herkesin dilinde olan)
Olasılık: mantıklı
2-  Paralel yapının son çırpınışları ( Bu da aynı şekilde ve neyse onu kendime saklıyorum)
Olasılık : mantıklı
3- her gün dönen haber asıl darbe bu akşam
Olasılık : mantıklı
4- gerçek bir askeri darbe girişimi
Olasılık : mantıklı
5- askerlerin çoğu alında dışarıda asker yok bu ne endişe
Olasılık: mantıklı
6- millet sokağa dökülmeseydi asker ile polis karşı karşıya gelecekti o zaman olan darbe olacaktı.
Olasılık: mantıklı
7- iç savaş olabiletisi  ( idam gelirse apo'nun durumu sonucu pkk'lıların sokaklara inmesi)
Olasılık: mantıklı

Bu teoriler tarafsız gözlem sonucudur..
Edit : ( eğer turksat ele geçirilseydi veya mit, emniyet mücadeleden düşseydi veya cumhurbaşkanı, başbakan yada genelkurmay başkanına bir şey olsaydi şuan sen Ben bu durumda olamayabilirdik bu da diger durum)
Edit 2: idam isteyenler.. uluslararası evrensel hukuk ilkelerine göre suçun işleyen suçun işlendiği zamandaki hukuki yasalar içerisinde cezalandırma verilmek ' zorundadır'..

16 Temmuz 2016 Cumartesi

' 15 Temmuz Darbe Girişimi '

90s jenerasyonu olarak böyle bir olayla ilk defa karşı karşıya geliyoruz. Olaylar, ölenler bu ülkenin acı gerçekleri. Bu toprakların hala kan üstüne kurulu olduğunun göstergesi. Ilk olarak bunun bir komuta zinciri olmadan yapıldığı için darbe yerine 'cuntacılık' olarak adlandırmak daha doğru. Olaylar gelişmeler bir kez daha büyük bir istihbarat açığını ortaya çıkarmıştır. Ama millet dur demeyi bildi. Çok değil bir kaç saat geç müdahale olsaydı yada siyasi liderlerden birine yada genelkurmay'a bir şey olsaydı durum daha da değişik olabilirdi. Ancak bunu yapanları planli olduğu aşikar ama cok amatör kaldıkları da ortada. Ya bir uyarı niteliğinde bir durumdu Ya devletin başına direk suikast girisimiydi sadece yada başka bir durum. Bunlari çoğaltabilmek mümkündür. Ama sıradan bir durum yada bitmiş bir şey olabileceğini düşünmüyorum. 12 saatlik bir cuntacılık hareketi olamaz. Bende geceden beri e5 ve sabihadaydim solcu sağcı arkadaslarimla indik e5 e ve gittik. Böyle bir düzen bu topraklarda yakındır kurulacak. Ama paralel yapı bittiği zaman. Biz Ali babanin çiftliğinde yaşamıyoruz bu milleti yeteri kadar mal yerine koydular 90 öncesi olanlar ortada. Asker yaptigi darbenin hala hakli oldugunu düşünüyor ama bugün değil. Olan da ölen de Allah'dandır.

15 Temmuz 2016 Cuma

' The Bomb in France '

Esselamunaleykum ve rahmetullahi ve berakatühu.. My dear brothers, sisters and friends. Unfortunately today, we wake up to sad news from Nice. Isis attached a new area in France and they choosed a celebration of day. Why Isis selected again and again to France ? Actually this question is going to be change like this.. why turkey and France ? We can say several reasons. One of them; a population. Approximately four million Muslim live in France. It is so important number. But this is symbolic. The another reason that France governments to defend and to apply some rules on the Muslims since 2000. Because you know usama bin Laden attached to America in 2001. So France governments apply some rules. These rules affected badly to Muslims. They don't want to change and they don't want to change own lifestyle. So that many young Muslims join Isis. Therefore, the biggest main problem is sociological structure. And governments has to change these ideas..

14 Temmuz 2016 Perşembe

' Merhaba Dünya Vatandaşları '

Arkadaşlar, bugün gerilimli bir gün olarak uyandım. Çünkü vize için daha önce gittiğim ve sakallardan dolayı resimlerimi geçersiz kılan ve tekrar çekip getirmemi isteyen bi sistemle karşi karşiya kaldim ve boyun eğdim. Hallettim verdim. Bunun adı fransa horuzluğudur. Neyse bi gideyim orada alirim bikac dal gönül hallederim. Sistem böyle malesef. Niye gerilimli oldu aslında sakal fotoğraf falan değilde bugun fransanın özgürlük bişeyimi bayram mı ne o yüzden tam tedbir koruma var ve kapali konsolosluklar. Ben vip'dim sorun olmadı ama girene kadar çıkıp oradan uzaklaşana kadar yusuf oldum. Her taraf özel kuvvet çevik kuvvet ve telefonu falan da kapattırdılar yoksa durumu resimle de gözler önüne sererdim. Ne diyeceğimi yazacağımı da unuttum ama 135 euro verdim koydu birazcık. Haftaya yolculuk var 20 gün boyunca enteresan olaylar buradan snapten ve instagramdan paylaşacağım. Sonra da kısmet olursa ağustos 20 de ya asya ya amerika...

13 Temmuz 2016 Çarşamba

' To Live or To Die in the World '

Hi my dear brothers, sisters, and friends.. Today, my words are going to be English. But Don't you think that my English language is very well. Unlike this condition it is so bad. You see that my little title. To live if you feeling something. To die which is that huge empty. We aren't going to know until to die. Why am I writing these words, these sentences. Because yesterday,I made an exam for take scholarship from Malaysia. It was so hard and I understood that my foreign (english) language like a cow shit. Anyway, if I am going to die one day how do I live? I guess Nazim Hikmet said like that once upon a time. However my friends we need to live for gaining to human justices. Because this world my dudes Allah knows carrying yourself. Because this world what is this world? This world is a mass, many arguments and ego. Think about the world my friends..

12 Temmuz 2016 Salı

' Suriyelileri İstememek'

İyi akşamlar değerli birkaç görüş okurları.. Gündemde olan mevzu hepinizin aklında gözünün önünde. Aslında bunları diyenlerde Türk Oğlu Türk değil. Yarası oradan. Ya balkan göçmeni ya rum yada başka bir şey artık. Arkadaş zaten şurada 60 70 yıl öncesine kadar suriye diye bir yer yoktu. Orası konya ne ise bağdat o şam ne ise erzincan da o idi bu topraklar için. Yani kimi neyin vatandaşlığına istemiyorsun sen. Tabiki de bunun şuan ki zamanda herşeyinin hesaplanması lazım öyle bodoslama da olmaz bu işler. Ama olursa da diyeceklerim;

Biz ırkçı olamayız. Çünkü biz namaza sahibiz. Biz üstüncü olamayız. Biz benim ulusum seninkinden daha iyi. Benim ırkım seninkinden daha iyi, Benim dilim seninkinden daha iyi, Benim ten rengim seninkinden daha iyi, Benim köyüm seninkinden daha iyi diye düşünemeyiz. Bunu yapamayız ve biliyor musunuz biz bunu yapamayacağımızı ne zaman hatırlıyoruz, Namazda beraber safta dururken Hz. Bilal (R.A.) Hz. Osman (R.A.) ile yan yana dururken, biz eşit olduğumuzu hatırlıyoruz. Yazık ki müslümanlar da bile ırkçılık var..

11 Temmuz 2016 Pazartesi

' Televizyon Dünyası '

Iyi akşamlar sevgili dostlar.. bugün arkadaşlarla sinemaya gittik film izledik. Film başlamadan önce reklamlar hakkında dünyamızı ve bizi çokta değiştirmeyecek bi araştırma yaptık. O da şudur ki; reklamlar her şekilde insanların yüzünün gülüyor olması. Ve biz izleyecilerin bilinçaltına bir mesaj gönderilmesi ki bunun nedenini ve niyetini herkes bilir ben bundan bahsetmeyeceğim. Bu reklamlar yüzünden insanların realiteden uzaklaştığını acınası rezil bir dünya olmadığını gösterir ki ne yazıktır bizi de şükür den uzaklaştırır. Devamında ise kamu spotlarını konuştuk ve bakındık. Onlar biraz daha reale yakın. Oradada şunu fark ettik ki bir toprak üzerinde yaşayan insanlar değerlerine göre yapıldığı. Mesela bizim kamu spotlarında birliktelik kuvvet değerler üzerine varılırken. Ab America gibi yerlerde ise daha çok kendi değerleri eğlence özgürlük. Varmak istediğim yer bizlerin bi sekilde yönlendiriliyor olması...

10 Temmuz 2016 Pazar

'200. Yazım Ve 10 Temmuz '

Matematikçiler savaşı kazanır. Her şeyin şifresini matematik çõzer biz insanların bile. İyi geceler sevgili dostlar.. içimizden bazıları demokrasi ve özgürlüğün savunucusu olucak. Ama ben bunlardan bahsetmeyeceğim. Bugün 10 Temmuz dostlar ve Bugün farkına vardım ki son birkaç ay şizofrenik belirtiler yaşadım. Bugün karar verildi ki öyle de oldu. Olmayan biri veya birileriyle takıldım sanırım. Matematik bize bunun olasılığını sunabilir. Ve oranı da oldukça yüksektir. Ama bunda mantık yada yaratıcı düşünce yok. Zaten olsa da yazıyor olmam. Şöyle hayal etmeye ve zihninizde canlandırmaya başlamadan önce sizlere bir konu hakkında bilgi vereyim. Ama enzimlerimin harekete geçmesi için birşeyler içmem gerek. Bu yazı ve olasılıklar için birkaç gündür uğraşıyorum. Ama detayı 3 ay evvele dayanıyor.. bir bahar gecesi rüyasına. Yıldızlar dostlar... gezegenimizde gördüğümüz daha doğrusu geceleri gökyüzünde gördüğümüz şeyler aslında 1 yıldızdan oluşur ve onun parçalarından. Aslında gezegende milyarlarca yıldız ve her bir yıldızdan milyarlarca gezegen var. Döngüye bakar mısınız.. muazzam. Ve içinde bizim dünyamız gibi küçük yapılar da var olasılığı tartışılır.. uzaylılar buna örnek. Bu birinci kısım. Diğer kısımları tablo ile anlatacağım.
Aşağıda gördüğümüz A, B, C şekillerinde x işaretli olan benim. A bölümünde futbol oynayan, B bölümünde cafe de arkadaşları ile oturan, C bölümünde gasp yaban biriyim. Şimdi yıldızlar alemi ve onların boyutları vardır. Yani biz aslında bir boyutta sürekli ayni şeyleri yaşıyor olabiliriz. Yani birden fazla ben farklı boyutlarda yaşıyor olabilirim. A'yı ele alırsak örnek olarak futbol maçının aynı şartlarda oynanması sonucu değiştirir mi? Yani gece benim takımım, sabah rakip takım kazanabilir mi? Tabi ki de olur. Ama karşılaşma sırasında ayak hareketlerinin logaritmik hesabını ele alırsak bu sonuç hep aynı çıkacaktır. Matematik yanılmaz. Yani Ben bizim samanyolumuzda şuan yazıyor olursam  aslında galaksinin dışındaki boyutta futbol oynayabilirim. Ohh şimdi kafalar daha da karışık oldu. Ama bütün varsayımları şuan geçersiz sayın ve aynanın karşısına geçin. Bir kutu içerisinde yaşadığımızı düşünün ve bir delikten yada yukardan bi yerden aslında kendi kendimizi izliyor olabileceğini düşünün. Çünkü şuan hiç birimiz başka bir boyuttan şuan ki halimize bakmadığımızı kanıtlayamaz. Ki eğer inançlı bir müslüman isen Kur'an da ruhlar alemi ve boyutlardan da tam anlattığım şekilde bahseder. Bundan daha derini, bizi yavaş çekim yürümeye çeker..

8 Temmuz 2016 Cuma

' Koyun Sorunsalı '

Arkadaşlar son 200'e adım adım gider iken kafayı yakan bir problemle karşi karşiyayiz. O da şudur ki;
5 koyun 10 sene sonra kaç koyun olur?
3 tane kurali var sorunsalımız.
1- 1 koyun senede sadece 1 kuzu yapıyor ve O kuzu dişi.
2- bu yıl doğan dişi kuzu koyun olana kadar ( doğumundan sonra ki ilk yıl ) doğurmuyor. Doğumunun ikinci yılından itibaren onlar da aynı anneleri gibi her yıl doğurmaya başlıyor. Bu ilk yil bekleme durumu tüm kuzular için geçerli.
3- sürüde koç yok yani hesapta hic erkek yok..
Bu durumlar sonucunda 2 farklı yolla 2 farkli cevap buldum ve her ikiside mantikli olmasina rağmen yanlış. Matematik realdir yanıltmaz. Cevabimı da paylaşicam burada isteyen kafa yorsun. Cevabını bilmiyorum bilen de söyleyebilir..

7 Temmuz 2016 Perşembe

' Modern Ekonomi '

Arkadaşlar merhabalar.. 200.yazıma son 3 kala yazılarım ekonomi ile ilgili olacak ve son yazım da kendinizi sorgulayacağınız hazırlıkla geliyorum.. Konumuza gelirsek, malumunuz modern ekonominin babası olarak Adam Smith gösterilir. Açıkladığı ve geliştirdiği varsayımlarla birçoklarının aç kalmasına, yoksulluk sınırında olmasına ve ölmesine yol açmıştır. Buna karşın ise bir avuç insanın bu sistem üzerinden muazzam şekilde zenginleşmesine ve varlıklarını arttırmasına yol açmıştır. Bu duruma yol açan en temel varsayımı rekabet olmuştur. Bireyler rekabet sırasında kendi çıkarlarını maximum kılacak şekilde hareket eder ve sonuca ulaşmaya çalışır. Geride kalan ise kaybetmiştir ve sonuç olarak 1 kişi kazanmıştır. Bu ulaşılan yol da sonuca x dersek o nesne olsun veya canlı olsun ona olan talebin ya artmasına ya azalmasına yol açacaktır ki genelde ulaşılacak şeyin değerinin artmasına yol açar. Aslında bu sistem çıktığı yıllar sırasında bir varsayımdı ama son 20 yıldır bunun değişmemesi için bir olasılık yokta değil. Çünkü artık bu varsayımlar vaadini doldurmuş ve geçersizliğine ulaşmıştır ki günümüze küresel baktığımız da yeni oluşumlara ihtiyaç duyulduğu gözle görülecek seviyededir. Göremiyorsan baktığın yeri değiştir. Bunların yanı sıra birey ilk önce kendi ve sonrasında toplum çıkarını düşünürse herkesin faydası eşit olmasa da daha maximum olacaktır. Ama bu da insan doğasından itibaren tam olarak uygulanamaz uygulanamıyorda denense de. Daha orjinal bir yapı düşünülebilir. Bireysel ele alırsak değerlerimizi kenara bırakırsak herkesin kaybettiği bir ortamda kazanılacak bir denge oluşturulabilir. Ben bunun matematiğe dayanarak çözeceğimi düşünsem de değerli bir arkadaşımın dediği gibi 'matematik yangını söndüremez' demeci sonuca farklı yollardan ulaşabilme olasılığını da mümkün kılıyor. Ama bu sistem yine de savaşları bitirmeyecek ve insanlar ölmeye devam edecektir. Bu dengenin ben 'çelişkiler' sonucu oluşturabileceğini düşünüyorum. Tıpkı Gresham kanunun da olduğu gibi 'kötü para iyi parayı çeker' ama ulaştığım varsayımlardan daha elde tutulur bir sonuç elde edemedim. Win-win olayına nasıl bakmak gerekir ki?

6 Temmuz 2016 Çarşamba

' Sistemin Köpeği Olmayacağız! '

Aslında bugün ki başlık dünyanın merkezi olan Istanbul ile ilgili olucakti. O da malum bayram sebebiyle istanbulun fazlalıklarını gitmiş yerlilerinin kalmasi ile ilgili olucakti. Şuan istanbul tam dünyanın metropolitan şehirleri gibi oldu hem ulaşım hem nüfus bakımından. Herşey bir önceki günlere göre olması gereken düzene geldiğinden bahsedicektim ama başka bir sistem yüzünden bayram bayramlıktan çıktı. Bir suriyeli görüyosun evi sokaği ailesi arkadaşları bombalanmış bir gözü geçmişte bir gözü kendi sokağındaki bayram da. Bir bakıyorsun bir engelli abimiz metronun başında su satiyor namaz vakti giriyor orda namazını kılıyor. Helal olsun diyorsun namaz kildigi icin değil. Eli ayağı sağlam olup dilenen hic birsey yapmayanlara karşı helal olsun diyorsun. Bir bakıyorsun sakalı bembeyaz olmuş belki 70 yaşında bir amca selpak satıyor. Para veriyorsun ama selpağı istemedigin zamanda Ben dilenci değilim evlat selpağını al diyip sana bir perde daha açıyor hakikat dünyasında. Sonra O okulda öğrendiğin bu sisteme sebep olan kuramcılara düzene bir kez daha küfür ediyorsun. Ama elinde bu sistemin en büyük materyallarından biri olan sigara ile. Öyle bir hal aldık ki aynı düzenin devam etmemesi için bisey yapmayip katkıda bulunuyoruz. Çözüm yok, savaş var, açlık var.. çocukların hiç birsey yaşamadan ölmesi var.. annelerin 1 tane çocuğunu yaşatabilmek için ağlayarak diğer çocuktan vazgeçmesi var.. bunları yazıyorsun sen ne yapıyorsun be bilader dersin. Hiç bi bok yapabildiğimiz yok. Aklı dünyaya takılmış, kalbi dünyaya takılmış bir zavallıyım.

5 Temmuz 2016 Salı

' Ramazan Bayramı '

Mutlu günler, hayırlı bayramlar dostlar. Bugün bayram ya 22 yaşındayım. 3 yaşımdan sonraki çoğu bayramı hatırlıyorum da klişe gidicek evet bide benim gibi birine ama kokusu rengi havası her şeyi mi farklı olur her şeyin, geçmişin, güzelliklerin yada büyüdükçe dünyamız da büyüdü o yüzden mi farklı acaba anlamak güç. Oysa ki dağlar kemikleri, akarsular damarlarımızdaki kanı, yıldızlar gözlerini, güneş kalbini işaret ediyorsa mana aleminde insan da küçük bir dünya demek oluyor. Simdi ne diyor diyeceksiniz bu çocuk, insanları anlamaya çalişiyorum da o yüzden böyle saçmaliyorum bayramla da ilgisi yok yazdıklarımın.. neyse bayram ola insan ola dostlar.

1 Temmuz 2016 Cuma

' Yaşam '

İçini dolduramayacak kadar yada doldurmakla uğraşamayacak kadar belirli sınırları olmayan her ne halt ise o. Ama boşta yaşamamak gerek.. dolu yaşadığını zannedip falan filan ya kimseye bir söz söyleme hakkı yoktur hiç kimsenin. Doğru olun yeter bu kavramı hem isim olarak hem fill olarak hak edin yeter.. bi daha da bundan bahsetmeyin yeter. Dostlar..