Hürriyet

15 Nisan 2016 Cuma

'Başlığı Sırrında'

Merhabalar arkadaşlar..sizlere mesnevi den bir hikaye yazacağım...
Bir mektebin talebeleri hocalarından bıkmışlar, çalışıp çabalamaktan usanmışlardı.
Ne yapıp yaparak iş becermek, bu suretle de muallimi derde düşürmek için birbirleriyle görüşüp fikir danıştılar. Hoca hiç hastalanmıyor ki birkaç günceğiz olsun mektebe gelmesin de rahat kalalım;
Bu hapisten, bu darlıktan, bu çalışıp çabalamadan kurtulalım.
Mermer kaya gibi yerinde durup duruyor, dediler.
İçlerinden birisi en zekileriydi. Bir tedbir düşündü, 'Hocam nasılsın neden böyle benzin atmış sararmış?'
Hayır ola, rengin kaçmış senin.. bu ya hava çarpmasından, ya sıtmadan derim.
Hoca elbette bu sözden biraz olsun vehme düşer. Sen de bu çeşit sözlerle bana yardım edersin kardeşim.
Mektebin kapısından girer girmez,' hayır ola hocam, bu halin ne' de.
Vehmi biraz daha artar, akılla adam bile vehimle delirir gider. Derken, üçüncü dördüncü olarak gelenler de bizden sonra bu çeşit sözler söyler ve acıklanırlar. Otuz çocuk da hep bir ağızdan aynı şeyleri söylemişlerdir. Ve ertesi gün oldu çocuklar izin olacak düşüncesiyle mektebe geldiler. Hepsi de o zeki çocuğu bekliyorlardı. Çünkü baş daima ayağın reisidir. Ve sonuç olarak muallimin vehmi arttıkça arttı ve haline şaştı hasta olduguna hükümetti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder