Hürriyet

20 Ocak 2016 Çarşamba

Neyi aradığını bilmek önemli

Dün okuldan çıktım akşam 7 gibi karaköy iskelesine gidiyorum vapurla karşıya geçip eve gidicem. Geldim 7.30 vapuruna bindim üst kata çıktım oturdum bir yere. Bir 5-10 dk geçti yanıma bir engelli oturdu. Bir süre daha geçti bir baktım amca ağlıyor. Şimdi ne yapsam diye düşündüm neyi vardır sorsam falan yada bir çay mı alıp geleyim diye düşündüm. Adam benim ona baktığımı gördü bana baktı bende kötü olmasın deyu gözlerimi kaçırdım bir süre daha da geçti cebinden peçete çıkardı eli titreyerek gözyaşlarını sildi. Dayanamadım gittim yanına iyi misiniz bir şey mi oldu dedim. Ben bugüne dek Allah için yaşadım dedi, dedim ne güzel işte neden ağlıyorsun.. Ben o yüzden yaşadım ama bir bak dışarı evladım insanlara bak ben bu halde kendime üzülmekten geçtim, insanlara üzülüyorum, ağlıyorum dedi. Vapur iskeleye yanaştı adamı indirdim güle güle dedi gitti. Sonra koşturan insanları gördüm gerçekten neyi aradığını önemli o halde başkası için ağlayan bir engelli abimiz. Bunları yazarken de şuan aklıma iki çobanın hikayesi geldi yazayım da okuyun :) İki yakın dost yakın  çoban hep birlikte dolaşırlar işlerini birlikte hallederlermiş. Bir gün ayrılmak zorunda kalmışlar. Bir kaç yıl geçmiş çobanlardan biri aşık olmuş. Aşkından zayıflamış bitab düşmüş. Neyse bir zaman sonra diğer çoban aşık olan çobanın yanına geliyor, bir de bakıyor ki çoban hasta zayıf çok kötü olmuş. Neyin var ne oldu derken aşık oldum demiş.. ee demiş ne güzel işte neden bu haldesin git iste al. Aşık oldum aşık oldum lakin padişahın kızına aşık oldum nasıl isteyeyim imkansız demiş. Diğer çoban da ya benim bildiğim tanıdığım bir hoca var herşeyi halledebiliyor bir ona gidip görüşelim demiş. Diğer çoban hasta haliyle heyecanlanmış gitmişler hocanın yanına. Hocaya derdini anlatmışlar. Hoca da tamam ben sana getiricem o kızı ama senden yapmanı istediğim bir şey var. Tamam demiş çoban ne istersen yaparım. Şurda ki dağa çıkacaksın ve 40 gün boyunca Allah Allah diye zikredeceksin 40.cı gün padişah sana kendi elleriyle kızını verecek der. Çoban heyecanla çıkmış dağa zikir çekmeye başlamış 10 gün olmuş Allah Allah diyor, 20 gün olmuş devam dilinde Allah gözünde kız var tabi çobanın heyecanla. 30 gün oluyor çoban kızın yüzünü unutmaya başlamış bir farklı zikretmeye başlamış. O sırada mağaranın dışında köylüler duyuyor bunu kasaba da hemen adamı anlatmaya başlıyorlar. Sadrazam da duyuyor padişahın yanına gidiyor ve efendim şurada ki dağ da mağara da bir arif zat varmış sürekli zikredermiş bunlar geldiği yerlere bereket getirir. Padişah da diyor haklısın ne yapsak ki sarayımız da mı misafir etsek saray mı yaptırsak? Sadrazam da diyor kızınız efendim kızınızı verin. Padişah dur diyor bir gidelim ziyarete. Hoca bunu duyuyor çobanın arkadaşıyla haber yolluyor padişah gelecek kızını verene kadar ne derse kabul etmesin diyor. 40.cı gün oluyor artık padişah da mağaraya gidiyor. Çoban hala zikrediyor tabi geldiler artık. Padişah diyor efendim saray yaptırayım burda benimle kalın, çoban yok diyor, devleti birlikte yönetelim gelin vekilim olun diyor, çoban yok diyor..en sonunda padişah kızımı vereyim size nolur kabul edin diyor.. çoban bakıyor padişaha ve yok diyor.. çobanın arkadaşı şaşkın ya ne diye yok dedin istediğin oldu işte bizim aşık çoban da diyor ki 40 gün ben o kız için Allah Allah diye zikrettim, Allah bana padişahları vezirleri ayağıma getirdi ya ben Allah için zikretseydim nolurdu diyor ve zikre devam ediyor.. Anlayana her şey ortadadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder