Hürriyet

3 Mart 2016 Perşembe

Gül'ün Başından Geçen Maceralar

Ey bir yerde duramayan, dinlenme nedir bilmeyen rüzgarımız! Gül'e bizden haber götür de de; 'Gül bahçesinden kaçıp şekerle dost olan gül, nasıl oldu da yurdundan, anandan, babandan, kardeşlerinden, arkadaşlarından ve sana gönül veren, senin için feryad edip duran bülbülden ayrıldın geldin, şekere karıştın 'gülbeşeker' tatlısı oldun.
Ey gül neden şekere karıştın? Aslında sen kendin şekersin, şeker gibi tatlısın, hoşsun. Şeker olduğun için herkesten çok sen, şekere layıksın ama neden gül bahçesine karşı vefasızlıkta bulundun? Şeker de, gül de hoş fakat vefalı olmak her ikisinden de hoş, her ikisinden de tatlı.
Ey gül madem ki bahçeden ayrıldın gittin, sana bir iki sözüm var; o güzel yanağını şekerin yanına koy da şekerden tat al, şeker gibi o, şekere de bahçeden alıp götürdüğün hoş kokunu ver. O da gül gibi olsun. Ayrılığı göze aldın ama bu ayrılıkta kazancın da var; Sen şekerin içine girdiğin için gül olarak oradan oraya götürülmekten, yolculuğun cefasından, solup pürsümekten, yerlere atılmaktan, çiğnenmekten kurtuldun.
Şimdi 'gülbeşekar' tatlısı oldun ya, seni yiyenlere gönül gıdasısın, göz nurusun. Bu yüzden artık gül den gönlünü çek; o nerede? bu nerede?
Ey gül, sen şimdi dünyaya yukarıdan bakıyorsun da, dünyadaki acayip halleri gördüğün için dünyaya gülüyorsun. O yüzden elbiselerini yırtıyorsun. Ey kızıl kaftanlı, güçlü, kuvvetli, yiğit er, ben senin hayranınım!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder